Eskişehir, konumu itibarıyla çok önemli bir yerde bulunuyor.
Hem karayolu, hem de Demiryolunun merkezinde olan bir kent.
Havacılığın da beşiği…
Dahası...
Tam ortasından suyun geçtiği ender kentlerden birisi…
***
Ancak Eskişehir, yıllar boyu sahip olduğu böylesine önemli bir konumu bir türlü avantaja çevirememiş.
Çeviremediği için de, olması gereken hak ettiği yere bir türlü gelememiş.
***
Bir şehrin ekonomik anlamda çehresini değiştirecek, ayaklandıracak deyim yerindeyse uçuracak Otomotiv sektörü yıllar önce Eskişehir’in kapısına kadar gelmiş...
Ne olupbitti tam bilemiyoruz ama şehrin kapısından içeriye bir türlü girememiş.
Giremediği için de koskoca sektör ya Bursa'ya, ya Kocaeli'ne ya da Adapazarı'na gitmiş bu.
***
Sonrasında...
Hidroterapi Merkezi gelmiş kapıya kadar.
Şehir merkezinde adeta isyan çıkmış.
Adı bile, insanların ayaklanmasına neden olmuş.
Tabi bu da kaçmış anlayacağınız üzere.
Kısacası, üst üste fırsatlar gelmiş, geçmiş ve gitmiş…
Hiç birisi değerlendirilememiş.
***
Bununla da kalmıyor olup bitenler.
Resmi Kurumların Bölge müdürlükleri zaman içinde tek tek alınmış Eskişehir'in elinden.
Bunlar yaşanırken, öteden beri kaçan fırsatların arkasından hep "Tüh" denilmiş.
Fırsatların hiçbiri ya değerlendirilmemiş, ya da birileri tarafından bildiğiniz engellenmiş.
***
Kaçan fırsatlardan ders de çıkartılmamış…
Ankara'ya baskı yapamamış örneğin…
Ne ağlamayı bilmiş ne de bağırıp çağırmaya gelmiş…
Adeta kaderine razı olmuş…
Kadercilikle de buralara kadar ancak gelebilmiş.
Sözün kısası...
Kafa bir türlü değişmemiş Eskişehir’de…
Bundan sonra değişir mi?
Değişirse, heba olan yılların arası kapanır mı?
Eskişehir, özellikle ekonomik an lamda sahip olduğu konumuna yakışan bir şehir haline dönüşür mü?
Neden olmasın?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
VAZİYET FENA Kİ NE FENA!
Piyasalarda durum şu sıralar bir hayli sıkıntılı.
Her türlü mal ve hizmete zam üzerine zam geliyor…
Hiç kimsenin ağzından “İşler son derece iyi” lafı çıkmıyor.
Sorulduğunda en çok “Bu günümüze şükürler olsun. Ama eski işlerin yarısı bile yok” diyenle karşılaşıyoruz…
Bunun yanı sıra “Resmen battık. Bu şartlar altında nasıl toparlarız bilemiyorum” diyen de bir hayli fazla.
Sonuç olarak…
Ekonomi mevcut haliyle keyif kaçırıyor.
Kaçan keyif de piyasalara olabildiğince olumsuz yansıyor.
***
Eskiden de, yani bundan birkaç yıl öncesinde de ekonomi süper falan değildi.
Bunu anlamak için şehir merkezinde şöyle bir dolaşmak yetiyordu.
Zira…
Şehirde en kalabalık işyerleri; Şans oyunlarının oynandığı İddia ve Ganyan bayileri, Meyhaneler ve Camilerdi…
Biz de bu tablo üzerinden piyasaların durumuna ilişkin "Kimileri geleceği şansta görüyor, kimileri ‘her şey buraya kadarmış’ deyip, kendisini içkiye vuruyor, çoğu da işi Allaha havale ediyor." çıkartımı yapıyorduk…
***
Güvenirliği kalmadığı için insanlar artık şans oyunlarını eskisi gibi oynamıyor.
Yani…
İddia ve Ganyan bayileri eskisi gibi kalabalık değil ve insanlar artık geleceği şansta görmekten vazgeçmiş.
İçki aşırı pahalandığı ve insanlar içkiyi evinde yapmaya başladığı için, meyhaneler ve mekanlar boşalmış, insanlar kendini içkiye de veremez olmuş…
Anlaşılan o ki, bir tek Allah’a havale kısmı bugüne kalmış…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
HİNDİSTAN’DAN DAHA FAZLASI VAR!
-Adam kullandığı aracı yol üzerinde öyle bir yere koyuyor ki, koca yolun trafiğe kapanıyor olması umurunda bile değil…
-Adam kullandığı araçla yaya geçidine öyle bir hızla geliyor ki, geçitten karşıya geçmeye çalışan yaya canını zor kurtarıyor. Bir de üstüne üstlük okkalı bir küfür yiyor.
***
-Adam kullandığı aracı AVM otoparkının kapısına yakın olsun diye göz göre göre getirip, engelliler için ayrılan yere bir güzel koyuyor. Uyardığınızda neredeyse “Ne olacak canım. Onlar da biraz yürüyüversin” diyecek.
-Adam öküzlüğe öyle alışmış ki, e ışık yanar yanmaz önünde araç olmasa dahi varmış gibi kornaya basıyor uzun uzun.
***
-Adam sicim gibi yağmurun yağdığı bir ortamda kavşağa öyle bir geliyor ki, bırakın o yağmurda karşıya geçmeye çalışan çoluk çocuk ve kadınlara yol vermeyi, neredeyse onları vatan haini ilan edecek.
-Adam kullandığı aracını kaldırım üzerine hem de en doğal hakkıymış gibi park edip gidiyor iyi mi?
***
-Adam bisiklet ve motosikletini yaya yolu üzerindeki en yakın ağaca bağlayıp, yaptığı gayet normalmiş gibi davranıyor.
-Adam tramvay yolunu kendine ayrılmış yol gibi kullanıyor.
-Adam kullandığı araçla kırmızı ışık nedir bilmiyor.
***
-Adam ters yola giriyor, bu yetmezmiş gibi düz yoldan gelene “Geri gitsene kardeşim!” diye bağırıyor.
“Adam” diyoruz ama yukarıda saydıklarımızı yapanların adamlık ile alakası yok.
Hani zaman zaman “Cadde ve sokaklar Hindistan trafiği gibi” benzetmesi yapılıyor ya…
Aslında Hindistan’ın gözünü seveyim.
Zira…
Bizim Cadde ve sokaklarımızda Hindistan’dakilerden daha fazla öküz hem de arabalarıyla birlikte geziyor…