Sosyal medya yasakları, durmadan artan fiyatlar, derin ekonomik sorunlar bir yanda
Toprağımıza
Havamıza
Suyumuza 
Geleceğimize kasteden bazı şirketler de ülkemizin birçok yerinde ‘vahşi madencilik’ yapmaya, ağaçları kesmeye, çevremizi katletmeye devam ediyor.
Bu bağlamda Cengiz Holdinge bağlı Eti Bakır A.Ş. Eskişehir’in Tepebaşı ilçesindeki Atalan mahallesi ve Mihalgazi ilçesindeki Alpagut’ta “Siyanürlü altın ve gümüş madenciliği” için yine harekete geçti.
Yine diyoruz çünkü yerel seçim öncesinde ÇED raporu başvuru süreci dondurulmuştu tahmin edildiği gibi seçim bitti süreç yeniden başladı.
Birçok konuda çok yavaş işleyen bürokrasinin bahsettiğimiz madencilik başvurusu ile ilgili hızlı ilerlemesi ise çok şaşırtıcı.
Şirket ÇED başvuru dosyasını teslim ettikten sadece 5 gün sonra uygun bulunarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sitesinde duyurusu yapıldı.

Böylesine hızlı ilerleyen ve çok boyutlu olarak kentimizin geleceğini olumsuz etkileyecek olan projeye karşı çıkan STK’lar ve gönüllüler de “Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu” adıyla bir araya geldiler.
Siyanürlü altın ve gümüş madenciliğinin ‘yaratacağı tehlikeleri’ bölge halkına ve Eskişehirlilere anlatmaya çalışıyorlar.
Diğer yandan Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği, Odunpazarı Kent Konseyi, Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi öncülüğünde çalışmalarını yürüten “Eskişehir Kıymetlidir Platformu,” TMMOB’a bağlı Meslek Odaları da konuyu yakından takip ederek kitlesel eylemler düzenliyor.
Maden işletilecek bölgede yaşayan halkla buluşmalar gerçekleştirilerek bilgilendirme çalışması yapıyor.

Gelinen noktada “Vahşi madencilik” girişimleri yine iş başında.
Proje gerçekleşirse,
716 futbol sahası büyüklüğünde bir alan ruhsatlandırılmış olacak.
42 çeşit sebze ve meyve yok olacak.
Doğal yaşam alanları zarar görecek.
Sondajlar, patlamalar ve işletme için kullanılacak milyonlarca ton su nedeniyle su kaynaklarımız kuruyacak.
Su ve kültür varlıkları, tarım, hayvancılık, arıcılık yok olacak.
Yılın dört mevsiminde narenciye ve sebze üretilen bölgede tarım arazileri zehirlenecek.
Diğer yandan madende ‘açık işletme’ yapılacak.
Aynı İliç’te olduğu gibi ‘siyanürlü yığın liç yöntemi’ kullanılacak.
İliç’te yaşadığımız can kayıpları ve felaketin yarattığı tablo ortadayken benzer bir projede ısrar edilmesi hangi mantığa sığar anlamak gerçekten de mümkün değil. 

Yaşanan kazalar ve çevre felaketlerinden ne yazık ki hiç ders alınmadığı ortada.
İktidara yakın bazı şirketlerin ‘kar hırsıyla’ insan hayatını ve yöre halkının geleceğini karartan uygulamaları hız kesmeden devam ediyor.
Ağaç katliamları,
Siyanürle maden arama ve daha birçok olumsuz örnek karşımızda duruyor.

“İçi boş istihdam” sözü vererek
“Kooperatif kurun, maden taşımasını yapın” diyerek 
Muhtarlıklara araba alarak 
Bölge halkını ikna çabaları sonuç verir mi, göreceğiz.
“Altının toprağın altında” değil “üstünde” olduğunu anlamayan çıkar çevrelerine tekrar duyurmak gerekli.
Eskişehir halkı, Alpu’ya kurulmak istenilen termik santral projesinde olduğu gibi bu kez de “Siyanürlü madene izin vermeyecek” kitlesel bir dayanışma ile mücadeleye devam edecek.