Nasılda akıp gitmiş zaman…
O akıp giden zaman, kurulduğu kentte yaşayan insanların çoğunun ömrünü tüketmiş. Çoğu derken  kuruluş yıllarını, hemen ardından ilk yıldan başlayarak efsane yükselişini anımsayan kaç Eskişehirli taraftarının kaldığını hatırlatmak istemiştim. 
Onlardan birinin de bu satırların yazarı olduğunu da not etmek istedim. Meslek hayatımda ilk yaptığım haberlerden biri de o kuruluş kararının alındığı toplantının haberini Yenin Tanin Gazetesine ilettiğimi, halen heyecanla anımsarım. Söylemesi kolay;
-Tam 59 yıl öncesinin bu günleri!..
Şimdilerde uzadığı varsayılan insan ömrünün 80 yıllın biraz üzerinde olduğu  düşünüldüğünde, o 59 yılın kurumsal olarak anlamı da ortaya çıkıyor. Kuruluş ve sonraki gelişmeler de hatırlandığında şu kısa notu düşmek geliyor içimden;
-Nereden nereye!.. 

Adı Eskişehirspor, renkleri kırmızı-siyah! 

Soru kipinin başlındakinden başlamak gerekiyor;
1965 yılında öylesine alelacele –kuruluş kongresi diyelim- bir toplantı toplantıda alınan karar. 
Aziz Bolel Başkanlığında oluşturulan bir yönetim…
Kentteki üç amatör takımının birleşmesiyle oluşturulan “gençlik ve spor” kulübü… 
Renkleri Kırmızı-Siyah!.. Adı da eski bir şehirden alınma;

-ESKİŞEHİRSPOR!..

Yönetimin duraksamaksızın futboldaki geçmişi hayli şanlı (Demirspor örnek) şehirdeki amatör kulüplerinden o dönem sivrilmiş, adı dillerde genç futbolculardan, bir-iki de çevre illerdeki profesyonel futbolculardan oluşturduğu  bir takım ki; o ekibie sonraki iki yılda yapılacak transferlerle  adı bugün dahi “efsane takım” olarak tarihe geçecektir.
O takım, daha ilk senesinde, zamanın “ikinci liginden” fırlayıp çıkacak (1965-66 sezonu), zamanın üç  büyüklerinin de yer aldığı 1. Lige yükselecektir. 
Gerçekten “şanlı bir tarih” yazıldığı, şöyle bir 15 yıllık dönem. 
Unutmamak gerekir ki Türkiye’nin ilk “Milli Amigosu” Orhan Erpek’in yönetimindeki muhteşem tribün korusunun da büyük katkılarıyla…
Yine eklemek gerekir ki o 15 yıllık dönemde yanan bir ilk;
-İkinci lige düşüş, hemen bir sezon sonrasında ertesinde tekrar 1. Lige dönüş!..

Engin Bayrı’nın çırpınışları!..

Sevgili Bayrı’nın şu bitmeyen Kongre sürecinde ve öncesindeki yazılarında Eskişehirspor için yaptığı eleştirel yorumları zevkle ve bir parça da “için burkularak okuyorum. Bu yazımda ondan esinlenme bir özetin özeti gibi oldu galiba. 
En son yazısında Eskişehirspor’da dönem, dönem forma giyen ikinci, üçüncü kuşak “efsaneleri” sıralamış. Ben de bir daha anımsadım o isimleri ve onların da fikirlerinden yararlanmak gerektiğini de vurgulamış. Ama özellikle son bir sezon için yaptığı uyarılar… O yazılarda soruyor, sorguluyor son yönetimi; bazıları;
-Bölgesel Amatör Lige uygun bir ekip oluşturmak o kadar mı zordu?
Ne demek oluyor Eskişehirspor alt yapısına yönelmek varken, bir sezon içinde 30-40 futbolcu almak, bir-iki maç oynatmadan göndermek? 
-Ya antrenör seçimleri? 
Eskişehirspor camiasından yetişme o kadar yetenekli hoca varken, adı sanı duyulmamış  isimleri takımın başına getirmek?
Bu arada, “şirketleşmekten başka çıkış yolu kalmadığını” da ısrarla vurguladı Engin Bayrı…
-Ama duyan, dinleyen kim!.. 
Ve Eskişehirspor’un içine “siyaset karıştırılmasının” yanlışlığını…
*** 
Dün kendisiyle kısa bir fikir alışverişinde bulunduğumda bu konuyu tekrar ifade edecekti; 
“-Yıllardır AKP’li isimlerin yönetime el koymasıyla. Şimdi de değişen ni yazık ki Belediyeler eliyle Cumhuriyet Halk Partisi!. Ne değişecek ki?
*** 
Hak vermemek mümkün değil Engin’e… 
Bizim gazetenin dünkü internet sitesinden okuyorum;
“Büyükşehir, Tepebaşı ve Odunpazarı başkanlarının da katılımıyla bir “Üst Kurul” oluşturulacak!” 
Ne yapacakmış bu üst kurul? 

-Eskişehirspor’dan alacaklı olan kişileri kapı-kapı dolaşıp, alacaklarını silmelerini isteyecekmiş!..
Bilmem size, “çıkar yol budur” anlayışı mantıklı geldi mi?
-Belli ki başka bir yol bulunamamış ama, bana hiç gelmedi!..