‘Topluma yönelik’, hemen toplumun her kesimini kapsar şekilde gözaltılar, soruşturmalar, açılan davalar; geçen haftanın özeti gibiydi. Siyasilere, gazetecilere, sanatçılara yönelik bu baskılar, Sonunda sanayicilere de yöneldi.
Nedeni, Sanayicilerin örgütü Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD yönetiminin yaptığı sözlü açıklama. Derneğin iki yöneticisi tarafından kamuoyu paylaşılan açıklama büyük yankı uyandırdı. Özetle, iktidar tarafından uygulanan “baskı yönetimi” sanayicilerimizin de “Bıçak kemiğe dayandı” anlayışına yöneltmiş olmalı ki, Rejime yönelik eleştirileri idi bu açıklama. Sonuç;
-Anında Başkan ve diğer bir yöneticisine açılan soruşturma….
Bakalım nereye kadar gideceği merakla beklenen soruşturma, aklıma 50 yıl kadar önce, Eskişehir Sanayi Odası tarafından yayınlanan ve Anadolu Sanayisinin “ivme noktası” sayılan, büyük yankı uyandıran ünlü bir bildirisini aklıma getirdi.
Neydi o bildirisinin adı;
-Topluma Yönelik Sanayici Bildirisi…
Elli beş yıl önceden bugüne…
Zamanında benim de haberleştirdiğim o bildiri, (bildiriler) Ulusal basınında geniş yankı bulmuştu. Özellikle de, o zamanlar pek “esamileri okunmayan” kimi “Ekonomi Yazarları” tarafından. Örneğin onlardan birinin “Ali Gevgili” olduğunu hatırlarım örneğin..
Bir 10 gün kadar önce, “Dünüyle Bugünüyle Eskişehir” grubu tarafından zamanın ESO Başkanı Merhum “Mümtaz Zeytinoğlu Anısına” düzenlenen toplantının konuşmacılarından biri de şimdiki ESO Başkanı “Celalettin Kesikbaş” idi. Sayın Kesikbaş, bildiriden kimi bölümleri dinleyiciler ile paylaştı.
Bir ara diğer konuşmacı sevgili Rüştü Bozkurt araya girerek sordu;
-Değişen ne var o günden bugüne?
Bildirideki öneri ve sanayicilerin sorunları üzerinden hareketle Celalettin Bey, özetle yanıtladı;
-Hemen, hemen hiçbir şey!..
Oysa, zamanın siyasileri, yayınlandıktan sonra kimi hükümetleri tarafından en azından “bir ucundan” dikkate alınmış olsa da, sermaye sahibi illerin sanayicileri tarafından benimsenmiş önemsenmiş hayata geçirilmeye çalışılmıştı.
-Örnek, Gaziantep ve diğer bazı illerin girişimcileri!..
‘Bir sanayi ülkesi olabilmek için…’
ESO’nın o toplantı için hazırladığı “risalede” bu bildirin tamamını yayınlamıştı. Ne zamandır araştırdığım o bildiriye ulaşmamı sağladığınız için;
-Teşekkürler Celalettin Bey.
O günler şu satırlarla hatırlatılmakta:
“ Bu yıllarda sanayileşme adına hızlı adımlar atan Eskişehir, aynı zamanda ‘fikir ve politika üreten’ bir Anadolu şehri olarak da ön plana çıkmıştır. Eskişehir 1970’li yıllarda kalkınmayı sanayileşme ile özdeştirdiğini belirten bir sanayi kesimi ve Sanayi Odası ile hatırlanmaktadır.
Zira Eskişehir Sanayi Odası (ESO), Henüz organize sanayi bölgesi kurulum çalışmalarının başlarında ‘Topluma Dönük Sanayici Bildirisi’ yayınlayarak, kalkınmanın tabana yayılması adına ekonomik, sosyal ve politik sorunlar örgüsü üzerinde görüşlerini kamuoyu ile kamuoyu ile paylaşmıştır.”
***
Bildiriden bir de kısa “amaç bölümü” görüşü ekleyip tamamlayalım:
“Topluma Dönük Sanayici Bildirisi çok yönlü bir çalışma olsa da esasında hem ağır sanayinin yaratılması hem de ihracatı destekleyecek bir sanayi planlaması talep etmektedir. Bunu yaparken de kaynakların ihraç edilebilir mallar üzerinde mukayeseli üstünlük kurabilecek ‘ihtisas kollarına’ teksif edilmesini önermektedir.”
***
O bildirinin içeriğinde o kadar çok öneri ve görüş vardır ki…
Benim önerim, Sanayiciler tarafından bir kez daha gündeme getirilmeli, günümüz koşullarına uygun “revize edilerek” yeniden gündeme getirilmelidir.
-Yüreğine, aklına, yaratıcılığına sağlık Mümtaz Abi!..
Aşk olsun sana Rüştü Bey!..
Dost-arkadaş Rüştü Bozkurt’un Sakarya’daki yazısını her zamanki ilgiyle okudum. Rüştü Bey’in o yazısı bir tür (kısa özgeçmiş) gibiydi! Bu arada Kurucusu ve bir süre “yaşatıcısı” olduğum SONOLAY’a “geçişini anlatıyor:
“EİTİA’da kariyer kapısı kapanınca kendime yeni bir yol arıyordum. Tam o sıra Web Ofset Grubu (Günaydın), Eskişehir’de Sonolayı yayımlamaya başladı. gazeteyi yönetmem istenince öğretmenlikten ayrılarak yeni bir ufka yelken açtım.”
“Hayırlısı” olmuş senin için de…
-Hepsi, hepsi bu kadarcık mı Rüştü Bey!..
Bakalım haftaya Mümtaz Abinin “Sonolay ilgisi” konusunda neler okuyacağız?!?