Hani bir metafor vardır “aptallığın aslında alışkanlığı yenememek olduğuna” dair. Mealen şöyleydi galiba: “Balıklar tüm akrabaları oltaya takılıp gitmiş olmalarına karşın, sadece aptallıklarından değil tercih ve alışkanlıklarından dolayı yine oltaya takılırlar...” Devletin Milli Eğitim Bakanı: “Biz Tarikat ve Cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Siz çatlayın, sizin insan kaynağınıza insan yetiştirmemek için buna devam edeceğiz” diyor. Devletin Savunma Bakanı ise; “Bir öğrenci subayımız, yakasına takması gereken fotoğrafı takmıyor ve ‘toplu iğnem yoktu onun için takamadım’ gibi bir gerekçe öne sürüyor. Ona tepki gösteren başka öğrencilerle aralarında tartışma yaşanıyor” diyor. Bakan bey “Atatürk resmi” diyemediği gibi tepki gösteren öğrencileri de disiplinsizlikle suçluyor. Bugünleri görmüş ve gençliğe hitabında ne demişti Atatürk: “…Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir…” Koşullar oluşmuş, Atatürk’ün dediği çıkmıştır. Ülkenin bütün kaleleri zaptedilmiş, orduları dağıtılmış, memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiştir…
Tüm dünyada yurdunu seven, çağdaş, laik ve demokrat insanlar bir anlamda politik çizginin sol kesiminde yer alırlar. Aynı zamanda tüm dünyada sol ve sosyal demokrasi güç kaybı içindedir. Amerika’da dahil Avrupa’ya bakarsanız sol partiler eğitimi yüksek, elit kesimin partileri haline gelmiş gibi görünüyor. İşçi ve yoksul halk kesiminden aldığı oy oranları hepsinde düşüş içindedir. Solun yeniden yapılanması ve geniş halk kitlelerinin problemlerine çözüm oluşturacak politikalar üretmeye çalışması gerekir. Ülkemizde ise sol çizgideki en büyük muhalefet partisinin CHP olduğu iddia ediliyor. Son yıllarda muhafazakâr kesimden oy alacağım diye sağ politikalar oluşturması, beklenenin aksine CHP’ye oy kazandırmamıştır. Gündelik siyaset oportünizmi hiçbir işe yaramamaktadır. Son olarak CHP Genel Başkanının “Şeyh Sait ile ilgili kararı tarihçilere bırakma” şeklindeki değerlendirmesi de ne yazık ki aynı kaygıların ürünüdür. Kurucu parti, gerici, din eksenli etnik temelli, Cumhuriyet karşıtı ayaklanmanın önderi karşısında taraf olmalıdır. Geçmişi gelecek sanan siyasal iktidarın yapmak istediği Cumhuriyet devrimlerine diz çöktürmek, özür diletmektir. Bu oyuna gelinmemelidir. Cumhuriyet devrimlerini korumak ve kollamak başta CHP olmak üzere her yurt sever demokratın birincil görevidir…
NOT: İki günde on iki şehit vermenin, gencecik evlatları yitirmenin acısını bayrak asılan şehit evlerin perişanlığı ikiye katlıyor, ateş yoksulların evlerine düşüyor…