Cumhurbaşkanın sağ kolu, eskinin Genel kurmay Başkanı ve Savunma Bakanı, şimdiki Kayseri Milletvekili Hulusi Akar’ın “Eğitimin amacı bir Allah korkusu, iki kuldan utanmadır” şeklindeki veciz sözü iktidarın tarihteki yerini, düşüncesini, cibilliyetini ve zihniyetini anlatması bakımından son derece önemli ve yerinde bir tümcedir. Bu düşünce buram buram Ortaçağ kokan, çağımızın çok gerisinde bir zihniyeti temsil eder. Ortaçağın skolastik eğitimi tam da “Tanrı korkusu” üzerine kurulmuştur. Bunu bizlere en güzel anlatan ve betimleyen Umberto Eco “Gülün Adı” adlı romanında şöyle dile getirir: “Gülmek, bir an için bir köylüyü korkudan kurtarır. Ama yasalar korku aracılığı ile kendini kabul ettirir. Yasanın gerçek adı Tanrı korkusudur.” Yine aynı kitaptan: “Başrahip manastırdaki kitapları ateşe verir ve şöyle der; İnsanlar okursa öğrenir, öğrenirse içindeki korkuyu öldürür. O zaman kilisede ölür.” Dinden ve Tanrı korkusundan yardım alan Ortaçağ yönetimleri halkı biat kültürüyle sarmalamış, itiraz etme yerine itaat eden, düzenle uyumlu kitleler haline dönüştürmüştür. Kalabalıklardan korkan baskıcı rejimler kendi iktidarlarını korumak için her daim “Tanrı korkusunu” öne sürüp, ondan yararlanmışlardır…
Bugünkü iktidarın elemanları niye bu kadar asık suratlı acaba diye düşündünüz mü hiç? Çünkü gülmek onlar için tehlikelidir zira gülmek insanın içindeki korkuyu öldürür. Korku ise baskı, otorite ve denetimin çimentosudur, otoritenin vazgeçilmezidir. “Tanrı sevgisi” varken “Tanrı korkusu” yayma çabaları niye? İktidarlarını sürdürmek için!.. Eğitimin amacı bilgi değil Allah korkusudur demek Ortaçağa özlemi dile getirir. Oysa modern bilimin gelişmesinde büyük payı olan Francis Bacon’un 400 yıl önce söylediği “bilgi güçtür” sözü Ortaçağdan çıkışı simgeler. Ama bugün Türkiye’yi yönetenler Ortaçağdan çıkmamak, zaman dışı kalmak için direnmektedir. Onlar hayal dünyalarında gerçeklikten koparak Ortaçağ kalıntısı dogmalarla belirlenmiş bir yaşamı tercih edebilirler, ancak bütün ülkeyi peşlerinden sürükleyemezler… Ne yazık ki bilinç oluşturana kadar geçen süreye “kader” diyorlar. Ülkenin kaderi bu değil! Halk bu soygunun, yoksulluğun ve zulmün nedenini anlamaya, bilinç oluşturmaya başladı, kırılacak bu zincirler…