Bu güne kadar yapılan seçimleri şöyle bir hatırlayın…
-CHP’nin müthiş seçim kampanyalarını da gördük, son derece etkisiz kampanyalarını da…
-Etkili genel başkanları da oldu partinin, sönük ve silik genel başkanları da…
-Mecliste esip gürleyen ve etkili muhalefet yaptığı dönemleri de yaşadık, hiçbir varlık gösteremediği dönemleri de…
***
Hatta…
-Bazı kritik yasaları iptal ettirdiği ve övgü aldığı da oldu CHP’nin, sıkıntılı bir takım yasalara kayıtsız kalıp, eleştiri aldığı da…
-Partinin içten içe kaynadığı zamanları da vardı, tarihinin en huzurlu dönemini yaşadığı zamanları da oldu.
-Muhteşem seçim vaatlerinde bulunduğuna da tanık olduk CHP’nin, dişe dokunur hiçbir vaatte bulunmadığına da…
***
Öyle ya da böyle, oy anlamında hiçbir şey değişmedi biliyor musunuz?
CHP ne yaparsa yapsın oyu hiçbir seçimde yüzde 25’i geçmedi.
Doğruları söyledi, yüzde 24-25 oy aldı.
Hiçbir şey söylemedi, yine yüzde 24-25 ‘de kaldı.
Her söylediğinde haklı çıktı, oyu yüzde 25’i geçemedi, haksız bulunduğu dönemlerde oyu yine değişmedi.
***
Sonuç olarak…
CHP doğru söylese de, yanlış söylese de…
Haklı bulunsa da, haksız bulunsa da…
Ilımlı ya da hırçın siyaset yapsa da yapmasa da…
Ve hatta…
Başında genel başkanı olsa da olmasa da, CHP yapılan her seçimde yüzde 25’e adeta yıllarca çakılı kaldı.
***
“Çeyrek Parti” olmak neredeyse kaderine yazılan CHP, yıllar sonra ilk kez bu seçimlerde kaderini değiştirdi.
Uzun yılların ardından ilk kez bir seçimden birinci parti olarak çıktı.
Seçim sonuçları sonrası CHP’de “İktidar” naraları atılıyor.
Bana kalırsa yanlış da yapılıyor.
Zira…
Seçim sonuçları CHP’nin ortaya koyduğu başarıdan çok iktidarın ortaya koyduğu başarısızlık ve beceriksizliği işaret ediyor
Yine bana kalırsa, seçimin sonuçları CHP’nin iktidara yürüdüğünden çok, iktidarın CHP’ye yürüdüğünü gösteriyor.
O yüzden…
Hazır iktidar koşa koşa kendisine gelirken CHP’nin de ona doğru koşmaya başlayacağı bir siyasi ortam var önünüzde.
CHP bu avantajlı ortamı değerlendirip gerçekten iktidara mı yürür yoksa bu ortamı heba ederek yeniden “Çeyrek Parti” olmaya geri mi döner?
Hep birlikte göreceğiz…

ZİYARETLER ÇOK GÜZEL AMA?…

Belediye başkanlarının üzerinden 40 günü aşkın bir süre geçti.
Belediyelerin sosyal medya sayfalarından takip ettiğimiz kadarıyla anlıyoruz ki her üç belediye başkanın da ziyaretçi trafiği bir hayli fazla.
“Hayırlı Olsun” demek için gelenlerin makam odalarına bütün gün adeta biri giriyor, diğeri çıkıyor.
Mercek edip başkanlardan birinin özel kalemine ziyaretçi trafiğinin nasıl olduğunu sorduk.
Öğrendik ki hala ziyaret talep edenlerin sıraya konularak isimlerinin yazıldığı A-4 kağıtlarının sayısı 30 sayfa olmuş.
Anlaşılan o ki; bu ziyaretler en az üç ay daha bu şekilde devam edecek.
Belediye başkanlarının bu ziyaretler bittikten sonra bir de iade-i ziyaretleri düşünüldüğünde, belediye başkanlarının 5-6 ayları bu şekilde sürecek gibi.
***
Seçim kazananı ziyaret etmek, “Hayırlı Olsun” temennisinde bulunmak, başarı dilemek, bunlar elbette çok güzel davranışlar.
Keza…
Belediye başkanlarının kendilerini ziyaret ederek kutlayanlara iade-i ziyarette bulunması da bir o kadar güzel bir durum.
Ancak…
Bu güzel davranışların zamanı çaldığı da ortada.
***
Hani diyoruz ki; özellikle hizmet veren kurumların başına gelen insanlara yapılan ve gelenek haline gelmiş bu uygulamaya, ne kadar güzel davranış olsa da artık bir son verilse…
Herkes biran önce işine gücüne baksa.
İster istemez çalınan zaman vatandaşın hizmetine yansımasa…

YANLIŞTAN DÖNMEYE NİYETLERİ YOK GALİBA?

Türk Dünyası Vakfı, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait tarihi Odunpazarı’nda bulunan arsayı “Müze yapacağız” diye tahsis ettirdi ya…
***
Aynı Türk Dünyası Vakfı arsanın tahsisi yapıldıktan sonra Eskişehir’in önemli sanayi kuruluşu ETİ’ye “Sen bu arsa üzerine bir Göç Müzesi yap” dedi ya…
***
ETİ de bundan 10 yıl öncenin parasıyla yaklaşık 200 milyon lira para harcayarak, önce müze binasını yapıp, sonra da müzede sergilenecek materyalleri sağladı ya…
***
Açılışa hazır hale gelen Göç Müzesi’nin açılışı 10 yıl boyunca yapılmadı ya…
***
Aradan geçen 10 yıl sonrasında bir gün binanın üzerindeki “Göç Müzesi” tabelası sökülüp, yerine TÜGVA Kıraathanesi tabelası asıldı ya…
***
Meselenin hiçbir yerinde olmayan TÜGVA, Türk Dünyası Vakfının da gayretleriyle, müze binasına bildiğiniz çöktü ya…
***
Tüm bunlar olurken ve bu durum kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanırken, bizler de bu kurnazlığa kalkanların bu yanlış işten dönmelerini bekledik ya…
***
İşte boşuna böyle bir beklenti içine girmişiz!
Ne Vakıf ne de TÜGVA geri adım falan atmayı da binayı müzeye geri vermeyi falan da düşünmüyormuş!
***
Hatta…
Bırakın geri adım atmayı “Kamuoyu konuyu bir süre sonra unutur, biz de sessiz sedasız TÜGVA Kıraathanesini açarız” diye düşünülüyormuş.
Ne diyelim?
Allah çarşılarına pazar versin!