Geçtiğimiz hafta Anadolu Üniversitesi'nde öğrenim gören bir genç kendisini yemekhane merdivenlerine asarak intihar etti.
***
Şimdi de Eskişehir'e üç hafta önce gelen üniversite öğrencisi genç kız kaldığı yurdun beşinci katından kendisini atarak hayatına son verdi.
***
Son derece kahredici bir durum bu...
Her iki intihar nedeninin, gençlerin içine düştükleri psikolojik etkenlerden kaynaklanmış olduğunun ileri sürülmesi, üniversiteler ve yurtlarda, özellikle psikolojik destek yokluğunu gözler önüne sermeye başladı.
***
Şöyle ki:
-80 bine yakın öğrencinin öğrenim gördüğü Eskişehir'de, gerek üç ayrı üniversitede, gerekse üniversite yurtlarında öğrencilere psikolojik rehberlik desteği veren birimler neden yetersiz ve hatta yok?
-Fakültelerin sekreterinden hademesine kadar her iş için görevli varken öğrencilere psikolojik destek verebilecek danışman görevliler neden bulunmuyor?
-Gençlerin kaldığı üniversite yurtları için hazırlanan yönergede hemen her şey varken, psikolojik danışmanlık hizmeti neden yok mesela?
-Milli Eğitim’in hemen her kademesine öyle ya da böyle bir şekilde işleyen psikolojik danışmanlık sistemi milyonlarca öğrencinin öğrenim gördüğü üniversitelerde neden uygulanmaz acaba?
-Üniversite rektörleri öğrencilerin mutlu olup olmadıklarını biliyor mu örneğin? Mutlu değillerse bu mutsuzluklarının hangi nedenlerden kaynaklı olduğunu tespit etme ihtiyacı duyuyor ve bunları da gidermek için herhangi bir çaba harcıyorlar mı?
-Üniversite yurdunda yurt görevlisini darp etme görevini bile itinayla yerine getiren sendika yöneticileri! aynı yurtta psikolojik danışmanlık hizmetinin bir zorunluluk olduğunu dile getirmeyi neden görev bilmiyor acaba?
***
Sonuç olarak: gencecik insanlar, bilim yuvasının içinde, aslında verilecek samimi bir destekle aşabilecekleri sorunlarını aşamadıkları için yaşamlarına son veriyor.
Küçücük bir destekle yaşama bağlanacak olan pırıl pırıl gençler o destek önemsenmediği ve verilmediği için yaşamdan kopuyor.
İnsan gerçekten kahroluyor!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
KILIÇDAROĞLU GİTSİN, ÖZGÜR ÖZEL GELMESİN!
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sonrası alınan başarısız sonuç CHP seçmenini kızdırdı.
Üzerinden birkaç ay geçmesine rağmen bu kızgınlık hala geçmiş değil.
***
Seçim sonuçlarının açıklandığı ve yenilginin ortaya çıktığı akşam Kemal Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesini bekleyen seçmenin kızgınlığı, beklediği istifa açıklaması gelmeyince adeta ikiye katladı..
***
Bir de bunun üzerine Kılıçdaroğlu'nun "Gemiyi güvenli limana götüreceğim" diyerek, partinin başında kalacağını söylemesi söz konusu kızgınlığı daha da arttırdı.
***
Sonuç olarak Kılıçdaroğlu, partisine ve kendisine oy veren seçmenin güvenini büyük ölçüde kaybetti.
İşte bu yüzden, kendisine ve CHP'ye oy veren seçmen artık Kılıçdaroğlu'nun partinin başında kalmasını istemiyor.
"Kılıçdaroğlu bu kadar seçim yenilgisinin ardından artık CHP'nin başından gitmeli" diyor.
***
CHP seçmeninin büyük bir çoğunluğu "Kılıçdaroğlu gitsin" diyor demesine de aynı seçmen Kılıçdaroğlu'nun yerine CHP'nin başına Özgür Özel'in gelmesini de canı gönülden pek istemiyor.
Zira...
Özgür Özel'in beş dönemdir Kılıçdaroğlu sayesinde milletvekili olduğunu, Kılıçdaroğlu sayesinde partinin en üst görevlerine getirildiğini, CHP'de Kılıçdaroğlu'nun yanlışlarında kendisinin de payı ve ortaklığı bulunduğunu biliyor.
***
Hatta...
Özgür Özel'in genel başkan’lığa aday olmasını, her ne kadar kızgın olsa da Kılıçdaroğlu'na en yakınından atılmış bir kazık gibi görüyor.
***
Netice itibarıyla...
CHP'de büyük bir çoğunluğun "Kılıçdaroğlu gitsin" derken "Özgür Özel gelmesin" dediği bir süreç yaşanıyor...
Bu sürecin seçmenini sandığa götürüp götüremeyeceği, CHP'yi ise nereye götüreceği pek bilinmiyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
MESLEK ODALARI İŞLEVİNİ YİTİRİYOR MU?
Mesela Alışveriş Merkezleri küçük esnafı resmen yutuyor değil mi?
Neden kimse çıkıp "Alışveriş Merkezlerinde sebze reyonları, kurulan mahalle pazarlarıyla rekabet etmesin" demiyor?
***
Market zincirleri örneğin:
Tuhafiye, beyaz eşya, spot satışlar yaparak piyasayı bildiğiniz öldürüyor.
Niye bu duruma karşı çıkan, "Bu durum daha ne kadar devam edecek? Dayanacak gücümüz kalmadı" diyen bir oda yok?
***
İlgili meslek odaları iş üye aidatı toplamaya geldiğinde işlevini tam anlamıyla yerine getirir de kendi üyelerini yakından ilgilendiren bu konularla ilgili olarak niçin bir mücadele vermez?
Gerçekten anlamak mümkün değil!
,,,,,,