Yukarıdaki başlığın ilk satırı, “yine/yeniden” yazısı için yeterli olacaktı. Gazetemizin baskılı sayılarını ve internet sayfasını izleyen kadim ve müdavim okurlar, geçtiğimiz Cumartesi günü benimle özdeşleşmiş “Köprübaşı” köşe patentini görünce şaşırmış olmalılar.
Belki de, onlara “bir merhaba” demeden, Büyük Zafer ve Eskişehir başlıklı ilk yazımı gördüklerinde garipsemişlerdir. Aynı yadırgamayı gazetenin imtiyaz sahibi Üstüner Ünügür ve Yazı İşleri Müdürü Hakkı Sağlam da gösterdi;
-Yazsaydın iyi olurdu!..
SAKARYA’ya bu 4.cü gelişim. Onlardan bir-ikisinde yazmıştım. O nedenle pek doğru bulmadım, diyeceğim yerde “Denk gelen Büyük Zafer ve şehrimizin kurtuluşunu geciktirmek istemedim. Yazı da yarım sayfayı aşınca, bir-iki satırlık ‘hoş bulduk’ selamlaşması olmadı!” mazeretine sığınmak gerekti…
Ama gecikmeli de olsa yazacaktım.
-İşte bu yazı o yazı!..
Ancak bu kadar olacaktı zaten. Ama yazıyı “elden teslim” zarureti dönünce “mutfağa” uğramamak olmazdı. Üstüner ve Hakkı Bey dışında çoğunu ilk kez tanıdığım genç ekip tarafından;
-İlgiyle, hoş karşılandım!..
Umarım, kadim okur yanında, gazetenin edindiği genç okurlar da aynı duygu içinde olurlar. Buradan onlara da;
-Merhaba, hoş bulduk…
SAKARYA’nın kilometre taşları.
Derken, A.Ü’nün İletişim bilimleri öğretim görevlisi Prof. Dr. Erkan Yüksel ve ekibinin Eskişehir basınına armağanı “Eskişehir Sözlü Basın Tarihi” kitabında yukarıdaki başlık altında incelediği bir değerlendirmesini anımsadım. Sevgili Yüksel, o değerlendirmesini tanıtırken şu notu düşüyor;
“Erkan Yüksel tarafından Sakarya Gazetesi’nde muhabir olarak çalışırken 1995 yılında hazırlanmış olan aşağıdaki metin ‘Kilometre Taşları’ başlığı ile Sakarya Gazetesi'nde ek olarak yayımlanmıştır.”
-Eline Sağlık Erkan Hoca!
Emek ürünü araştırma yazısı, Sakarya’nın ikinci doğuşu sayılan 24 Aralık 1946 tarihiyle başlıyor.
-Doğumu gerçekleştiren Abdurahman Ünügür’dür.
İlk kurucusu ise, CHP parti müfettişlerin milletvekili Osman Işın ile yine bir dönem milletvekilliği yapan Ali Ulvi Baytar’ın sahipliğinde “Faruk Şükrü Yersel”dir.
Meslekteki ustam, Feyyaz Arsezen ile yaptığım “meyhane sohbetlerinden” aklımda kaldığı kadarıyla Abdurrahman Bey, ilk Sakarya’nın “Sermürettibi”dir. Gazete kapanınca eski belediyenin bodrum katında “Güzel İş Matbaasını” kurup işletmeye başlar.
Sonrasını ise ilk kurucusu ve başyazarı Faruk Şükrü Yerselin “Yeni Sakarya”nın 2.ci sayısında yayınlanan yazısından öğrenelim.
***
“Sakarya’yı neşrederken benim en kuvvetli yardımcım Abdurrahman Ünügür’dü. Biz o zaman Ünügür’le birlikte, Sakarya’yı adına layık bir güzellikte çıkarmak için kırık makinaların dibinde sabahlar, gerekirse muşamba ile harfler oyar, zevkli bir yorgunluğu ele geçen nüshalara bakarak geçirirdik. Zaman ve olayların tesiri ile Sakarya kapandığında bir çocuk gibi ağladığımı hiç unutmam. Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra Abdurrahman bana gelerek kadirşinaslıkla Sakarya’yı tekrar çıkaracağını söyleyince, Yemen’deki yavrusuna kavuşmuş bir baba heyecanı ile yerimden kalktım…
-Onu alnında öpmedim ama ruhumla kucakladım…”
‘Sakarya öyle bir addır ki…’
Faruk Şükrü Bey bu son satırlarından önce yazısına şöyle bir giriş yapmaktadır;
“Sakarya… Sakarya öyle bir addır ki, onu nerede işitsem, nerede yazılı olarak görsem, sevinç ve övünçle ürperirim. “
Satırlarının devamında kuşkusuz Sakarya Meydan Savaşı’na vurgu yapmaktadır bunları yazarken. Ben de aynı duygular içindeyim “Sakarya” adını bu yazıda anarken…
Kimler gelmiş, kimler gelip geçmekte. Kısaca;
-Abdurrahman Bey. Evlatları Bozkurt Bey, aramızdan zamansız ayrılan sevgili Üstün Ünügür, son kuşağın temsilcisi olarak evladım yaşındaki torunu Üstüner Ünügür…
Düşünüyorum da, Babı-Ali ve Anadolu’da; Cumhuriyet Gazetesi dışında 77 yılı tamamlayan, “Sakarya’daki Kadar İnançlı ve Güçlü” bir yayın organı kalmış mıdır, Sanmıyorum.
***
Böyle bir “hoş bulduk” yazısı çıktı. Sürçü lisan ettikse af ola!..