Mümtaz Zeytinoğlu, farklı seçimleri olan ve gelecek inşa etme iddiası peşinde koşan liderdi; dışa ve dünyaya açık, zamanın ruhunu iyi okuyan kamu aydınıydı; Eskişehir ve ülke için yaptıklarından ders almayanların tarih bilinci eksiktir
Çok genelinden bakarsak; sağlık, biyolojik değerimizdir. Ne üreteceğimizi, nasıl üreteceğimizi ve nasıl paylaşacağımızı yönlendiren iktisadi değerlerimizdir. Güzellik kavramıyla anlattığımız estetik değerlerimizi belirler. Erdemlerimizi ahlâk değerlerimiz yönlendirir. Ayrıca, yaşama yön veren inanç değerlerimiz de bireyler, topluluklar ve toplumların kimlik ve kişiliklerini belirler .
Bir başka yönüyle bilgili insan, ne olduğunu bilir. Teknik ve sosyal becerileri olan insan, işlerin nasıl yapılacağına odaklanır. Sistem bilinci gelişen insan, süreç işleyişinin neden ve nasıllarını kavrar. Güdülenmiş ve yaratıcı yenilik peşindeki insan bilinmesi gereken şeylerin izini sürer. Sentezleme gücü olan insan, indirgenmiş yaklaşımla nokta bakışını bütüne yöneltir; olası sonuçları öngörür ve önlem alır; sadece kendi egosunu şişiren işlerin peşinde koşmaz. Sezgileri eğitilmiş insan, bilim ve tekniğin araçlarını kullanarak, olabildiğince çok sesli, çok kültürlü bir bakışla kapsama alanını geniş tutar, belirsizliklerin yarattığı “karmaşayı kavrayışa” dönüştürmek için enerjisini ve gücünü odaklar.
Dünüyle Bugünüyle Eskişehir Grubu ve Eskişehir Sanayi Odası, Mümtaz Zeytinoğlu anısına “Eskişehir’de sanayileşmenin dünü ve bugünü” toplantısına çağırdığında, aklıma ilk gelenler yazının ilk iki paragrafında özetlediklerimiz oldu.
ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, Dünüyle Bugünüyle Eskişehir Grubu yöneticileri A.Atila Doğan ve Ali Akyüz tam da Mümtaz Zeytinoğlu’nu anmanın “zamanın ruhu” haline geldiği bir dönemde konuyu gündeme taşıdılar.
Mümtaz Zeytinoğlu’nun kimliği
Kimlik bizim kendimize biçtiğimiz değerdir. Kişilik ise başkalarının bizim için uygun bulduğu değerlerden oluşur. Yaklaşık beş yıl yakından tanıdığım Mümtaz Zeytinoğlu’nun benim zihnimde yer edinen kimlik bileşenleri yerel, ulusal ya da küresel liderlik için önemliydi.
“İlkeli tutkuları” vardı. Tutkularını “net bilgi edinme” için zamana kıymaya yöneltirdi. Sonolay için yaptığım bir söyleşide o günün ölçülerinde çok önemli olan 25 bin liralık “mesleki literatür” abonesi olduğunu ve izlediğini söylemişti. Bir başka kimlik özelliği “ekip dinamiklerini kavramasıydı”: Benim bildiğim ve anımsadıklarım, kardeşi Yavuz Zeytinoğlu, Orhan Aydın, Metin Erözlü, Bekir Erman, Orhan Erdem, Tahsin Yücel, Bılsay Kuruç, Turhan Tükel, Erol Günaydın, Sakıp Sabıncı, Güngör Uras ve genel sekreter olarak Yılmaz Çakır her zaman, her sorunu sorguladığı ekibin üyeleriydi. Vurgulanması gereken bir başka kimlik özelliği her işini “ekip disiplini ve koordinasyonundan” ödün vermeyen bir içselleştirmeyle yapmasıydı. Kimliğini belirleyen bir başka özellik, “zaman bilinci, ben-merkezci olmayan iletişim ve etkileşim ustalığını” konuşturmasıydı. Daha da önemlisi “Özgüven sahibiydi; yanılabilme özgürlüğünü kullanmazsa, canlılığını ve diriliğini yitireceğine” kendini inandırmıştı. Mümtaz Zeytinoğlu’nu yarım yüzyıl sonra anıyor; anılarının birikiminden dersler çıkarmak istiyorsak; kimliğini sağlam temeller üzerine oturtmuş bir lider olması nedeniyledir.
Kişilik dışarda oluşur
Eskişehir’de yapılan toplantının zaman kısıtları nedeniyle açamadığım, açılması ve bilinmesi gereken bir lider olarak Mümtaz Zeytinoğlu’nu iletişim ve etkileşimde bulunduğu insanların nasıl tanımlar? Kişilik, bizimle ilgili başkalarının yaptığı değerlendirmelerden oluşur.
Mümtaz Zeytinoğlu ile bağlantı kurmuş, iletişim ve etkileşimi olmuş, rekabette yüzleşmiş ve işbirliği yapmış olanlardan dinlediğim kişilik özelliklerini de paylaşalım: Belirleyici özelliği, kimliğinin de yansıması olan katılımcı kapsayıcılığının yaşam biçimi olmasıydı. Kimseyi küçümsemez, bilgiye dayalı fikri önemser; egosunu şişirmez, benim bildiğim doğrudur bataklığına kendini sürüklemez, bildikleriyle ilgili dengeli kuşkuyu korur ve ortak akla değer verirdi.
Bir başka kişilik özelliği “başkalarına güvenmesini” bilmesiydi. Daha sonra somut örneklerini i paylaşacağım, çok temel özelliğiydi güven duyma ve güven verme. Ama asla “mutlak güven” peşinde sorgusuz itaatin, aklı emanet eden biatın, kör sadakatın, aynı kapıya çıkan iyi niyetli cehaletle ile art niyetli ihanetin, güce sığınmanın, bekle-gör kolaycılığının, şark kurnazlığının, ilkesiz gizliliğin, savunmacı sığlığın tuzaklarına düşmemesiydi. Bilimsel kuşkunun, aidiyet ve kararlılığın, başkalarındaki zaafı arka plana itip, zerafeti öne çıkarmanın da ustasıydı. Saygı gösterir; saygınlık üretir ve sürdürebilirdi.
Mümtaz Ağabey, 1933’de doğdu, 46 yaşında 1979’ da aramızdan ayrıldı… Aradan 46 yıl geçti. Yazarak, belgeleyerek kimlik ve kişiliğini yarım yüzyıl sonra paylaşabiliyoruz. İtirazı olan varsa sözünü yazıya dökerek tartışmaya açsın!
Mümtaz Zeytinoğlu kısa ömrüne kalıcı işler sığdırmış bir insandır; birikimlerinden yararlanmayan daha sağlıklı gelecek inşa edebilir mi? Yanıt net: Edemez… Edemez… Edemez…
Haftaya: Sonolay ve Mümtaz Zeytinoğlu ile pekişen dostluğumuz.