Mümtaz Zeytinoğlu’nun yanında kısa süren profesyonel çalışmanın önemli anılarından biri de Eskişehir’de tarımsal yapının analiziyle ilgiliydi: ESO Bülteni, Salça ve demir-çelik konusunda saha-odaklı çalışmalarım aramızdaki güveni pekiştirmişti.
Salı günleri yönetim kurulu toplantısı olduğu için salondaki çalışma masamızı topladık. O günlerde “Eskişehir’de etkili aileler” konusunda bir ön-araştırma üzerinde çalışıyordum. Kentsel hafıza oluşturma, birikimi tanımlama ve oradan gelen güçle ilerlemeyi anlatma denemeleri yapacaktım.Sözel anlatımlardan derlediğim bilgileri notlar halinde yazıya aktarıyordum. 1979’un iş planında ağırlık vermek istediğim konuydu.
Mümtaz Zeytinoğlu toplantı için geldiğinde, “ Koca köylü, Eskişehir’in tarımsal potansiyellerini” belirleyecek bir araştırmanın altından kalkabilir misin? diye sordu.
Zaman içinde “tedbirli olmayı” öğrenmiştim: “Bir ön-araştırma yapayım, erişebileceğim kaynakları saptadıktan sonra size ‘geçici planı’ sunarken ne yapabileceğimizi, ne yapamayacağımızı da birlikte değerlendiririz, “dedim.
Tam da o anda Metin Erözlü salona girmişti. Önerisini Erözlü’ye özetledikten sonra, “ Bizim koca köylü dereyi görmeden paçayı sıvamamayı öğrenmiş. Eskişehir’ in tarımsal potansiyelini araştırma önerdiğimde; önce konunun kapsamını anlamak için ön-araştırma ile işe başlamalıyız teklifini getirdi. Önerilene hemen angaje olmama ustalığı edinmiş…” dedi.
Metin Erözlü’ nün verdiği yanıt ilginçti ve daha sonraki iş yaşamımda etkili bir araç olarak kullandım: “ Senin koca köylü sakside yetişmiş çiçek değil, tarlada yetişmiş. Sen ona köylü diyorsun, o da sana köylü pragmatizmini yansıtıyor!” yorumunu yaptı.
Diğer yönetim kurulu üyeleri de geldiği için salondan çıktım, çarşıda arkadaşlarla buluştum.
İlhan Tekeli’ nin önerisi
Tarımsal yapı analizlerine veri bulabilmek için Ankara’ya gittim. Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğretim üyesi İlhan Tekeli ile kısa bir görüşme yaptım. Mümtaz Zeytinoğlu’nun önerisini özetledim; böyle bir çalışmayı nasıl yapabileceğimizi sordum.
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerini değerlendirebileceğimizi söyledi. Ayrıca Prof.Dr. Mübeccel Kıray’a danışmamı önerdi.
Mübeccel Kıray İstanbul’daymış. Yanlış anımsamıyorsam gazeteci Selma Tükel’in yardımıyla kendilerinden görüşme günü aldım.
Bir hafta sonra Mübecel Kıray’a gittim. Ünlü sosyolog resmi rakamlardan yararlanabileceğimi, asıl önemlisi saha çalışmaları olduğunu; yerel medyada da ciddi bir tarama yaparak konuyla ilgili yararlı ip uçları bulabileceğimi önerdi.
Bursa Eğitim Enstitüsü’nde metot öğretmenimizden öğrendiğim ilke zihnimde ön sıralara tırmandı: “ Metot o kadar önemsizdir ki, sadece esası etkiler!”
Zihnim, benden beklenen işi nasıl bir metotla yapmam gerektiği üzerine odaklanmıştı.
Araştırmayla ilgili bir plan hazırladım. Üç aşamalı bir çalışma olacaktı: İlk rapor, resmi rakamlara dayalı durum değerlendirmesini kapsayacaktı. İkinci rapor, kırsal kesimde örnekleme yoluyla alanlar seçilerek sahada testler yapılacaktı. İlk iki adım doyurucu olursa, öğretmenler, imamlar ve diğer kamu görevlilerini işe katan, atanmış yerel yöneticiler ile seçilmiş yerel yöneticilerin de desteğini alan kapsamlı bir değerlendirme çalıştayı yapmayı öneriyordu.
Mümtaz Zeytinoğlu araştırmanın planını ve yöntemle ilgili açıklamaları okuduktan sonra, “ Bak koca köylü, eğer gerçekten reel durumu yansıtan bir çalışma yapabilirsek, bu kente tahmin bile edemeyeceğin bir katkı yaparız “ dedi. Benim işe odaklanmamı sağlayan, zamana kıymamı motive eden ve kendimi kanıtlamaya dönük iş özenimi güçlendiren çok güzel sözler duyduğum için keyiflenmiştim.
Tarımsal Yapı İstatistikleri
DİE’nin kalın ciltler halindeki tarımsal yapı istatistiklerini taradım. Baktım ki 1978 yılında olduğumuz halde veriler 1974’e kadar gelişmeleri aktarıyor. En yeni veriler 4 yıl öncesine ait.
Ankara’ya gittim. DİE’nin ilgili daire başkanına ulaştım. Verileri nasıl derlediklerini sordum: Valiliklerden derlenen bilgiler olduğunu, oradan ayrıntı bilgisi alabileceğimizi, daha güncel bir seri oluşturabileceğimizi öğrendim.
Eskişehir’e döner dönmez Vali Münir Güney’e gittim. Yapmak istediğimiz çalışmayı ve taslak planı kendilerine sundum. İlgili yardımcısını çağırdı, daire müdürlerinin en yeni verileri vermelerini, bu konuda bir yazı hazırlanmasını söyledi.
Derlemek istediğim verilerle ilgili zorluk çıkarılmıyordu. İlgili birimlere gittiğimde verilerin nasıl derlendiğini, yılın hangi ayında DİE’yi bilgilendirdiklerini öğrenebiliyordum.
Yılın ikinci yarısında, günlük rutin işlerin dışında kendime iyi bir alan bulmuştum.
DİE’nin yayınladığı verilere, valilikten aldığım verilerin birbirini bütünlemesi içimi rahatlatmıştı. Eskişehir’de tarımsal üretimde 10 yıllık seriler oluşturuyor; tarımsal üretimde düzenli gelişmelerin olduğunu gözlüyordum.
Hazırlamakta olduğum ön- raporun taslak metinleri bitti; dışarıdan destek alarak tabloları, grafikleri deneyimli sekreterimizin desteğiyle yazıya aktarıyordum.
Rapor taslağını saklamadım
Her zaman uyguladığım yönteme başvuracaktım. Rapor taslağı bittikten sonra uzmanlığına güvendiğim birkaç kişinin de görüşünü alacaktım. Salı günü yapılan toplantılara gelen Mümtaz Bey sekreterin önündeki metinleri görmüş; ilgisini çekmiş. Toplantı sonrasında herkes odadan ayrılınca bana, “ Rapor taslağın ne durumda?” diye sordu. Sema Çakır beni uyardığı için, “ Taslak bitti, ama son bir değerlendirme daha yapmak istiyorum. Uzmanlarıyla tartışacağım, size ondan sonra teslim edeceğim” dedim. Gülerek, “ Ben de önerilerimi yapmak istiyorum, raporun tam metnini bana ver” dedi.
Elimdeki tam metni kendisine verdim. Bir hafta zihnimi dinlendirmeye bıraktım. Salı toplantısına gelir gelmez Mümtaz Bey,“ Raporun taslağını yönetim kurulu üyelerine dağıtalım. Çoğaltma işini bir an önce yaptır” talimatı verdi.
Raporu çoğaltım; yönetim kurulu üyelerine dağıtılması için kendisine teslim ettim. Salonda Turgut Çuhadar’a, “ Bizim köylü çok güzel bir tarımsal potansiyel raporu hazırlamış, Sizi de ilgilendiriyor. Sizin görüşlerinizi de alalım,” dediğini duydum.
Gece evde raporu incelerken daha önce fark etmediğim bir noktaya takıldım. Özellikle hayvan sayıları her yıl ya yüzde 5 ya da yüzde 10 artıyordu. Bu, Prof.Dr. Haydar Furgaç ve Prof.Dr. Kenan Gürtan’ın bize öğrettikleri “istatistik bilimi ilkelerine” aykırı bir durumdu.
Haftaya: Ön raporun dağıtım işini durdurduk, Turgut Bey’den de metni aldık