Geçtiğimiz hafta bizlere ne gibi yeni pencereler açtı, hangi paradigmaların yıkılmasına neden oldu, neler değişti? Konuşulanların, yazılıp çizilenlerin ışığında, düşündüklerimizi ve öğrendiklerimizi buraya bir özetleyelim, bulunsun derim. İmamoğlu’nun tutuklanması CHP’yi kendine, olması gereken yere getirdi. Yıllardır salonlara sıkışmış demokrasi oyunu oynayan parti nihayet uyandı, sokaklara çıktı. Bugüne dek AKP iktidarının yasal ve demokrat görüntü vermesinin baş nedeni CHP’nin iktidar tarafından kurulan oyuna rıza göstermesiydi. “Aman sokağa çıkmayalım” diyen parti önderleri bugün tek çarenin “sokak” olduğunu kabullenmiş görünüyor. Halk üzerindeki ölü toprağını silkeledi, korku dağları aşıldı. Özgür Özel tartışmasız CHP lideri, İmamoğlu Türkiye’nin Cumhurbaşkanı adayı oldu. Apolitik olarak görülen gençlik, özellikle de üniversite gençliği gerektiğinde yurtseverliğin, yürekliliğin ve umudun amansız taşıyıcısı olduğunu herkese gösterdi. İtiraz dalgası dört bir yanı sararken, bir araya gelemez denen muhalefet bile aynı telden çalmaya başladı. İktidarın koltuğu sağlama almak için kurduğu Kürtleri yanına alma tezgâhı bile geri tepti. DEM Parti CHP’nin yanında meydanlarda yerini aldı, Türkün ezildiği yerde Kürdü sağ bırakmayacaklarını anladı. Ayrıca AKP içinde bütün bu hukuksuzlukları gören, bilen, anlayan yok mudur sizce? Uçuruma doğru gidildiği sezen olmayacak mı? Hiç mi Parti içi muhalefet oluşmayacak sanıyorsunuz? Bütün bu olup bitenler ekonomiye nasıl yansıyacak, daha doğrusu halkın cebi nasıl etkilenecek tüm bu olup bitenden, yoksulluk daha da artmayacak mı? Toplum bunu anlamayacak mı? Hazine ve Maliye Bakanı nereden düştüm ben buraya demiyor mudur? Üstelik dışarıda da önemli destek kaybına uğradı muktedir. Mülteci kartından dolayı kör, sağır ve dilsizi oynayan dış dünyanın gözü açıldı, kulağı duymaya başladı, dili çözüldü. Önemli Avrupa başkentlerinin Belediye Başkanlarının İmamoğlu’na yapılan haksızlıkları vurgulayan, iktidar aleyhine yaptıkları konuşmalar sosyal medyada dönüp duruyor. Hapsettikleri rakibin küresel çapta desteğe sahip olduğunu da acı bir şekilde açığa çıktı…
Ortadan kaldırarak yeneriz sandıkları ve destekçileri teslim olmadılar, çünkü asıl koruduklarının Cumhuriyet olduğunu biliyorlardı. İktidar yeni liderlere gösterilen ve gittikçe büyüyen sevgiden korkmaya başladı. En berbat duygu da bu olsa gerek: Sevgiden korkmak!..