Yunus Emre üzerine doktora çalışması yapan Mustafa Tatçı eserinde şairin Türkçesine dair bazı bilgiler vermektedir. Tatçı, Yunus’un asıl dehasının nedenini şöyle açıklamaktadır: “Yunus’un asıl dehası, Türkçe’yi sanatkarane bir üslupla kullanmasında aranmalıdır. O, adeta Türkçe tasavvuf ve ıstılah (herkesin anlayacağı) Türk dilinin kurucusudur. Türkçe Yunus’un kalemiyle estetikleşmiş, ebedileşmiş ve canlanıp yayılmıştır”
Yunus Emre’nin öncülüğü ile Aşık Paşa, Gülşehri, Ahmedî, Şeyhi, Eşrefoğlu Rûmî, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal gibi şairlerde susmak yerine fikirlerini Türk dili ile yaymayı benimsemişlerdir
Bu gün sizlere Türk dili için can veren bir ozandan söz edeceğim. Derisi yüzülerek öldürülen büyük Türk Ozanı Nesimi.
Bir söyleşide Nesimi'nin Türkçe konuşmasından rahatsız olan bir sofra; Nesimi'den ya Arapça ya da Farsça konuşmasını ister. Nesimi ise azgın softaya Türkçe şu cevabı verir:
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem!
Arabi, Farisi bilmem; dile minnet eylemem.
Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim’i,
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem.
Oysa Nesimi ana dili Türkçe dışında Arapça ve Farsça da bilmektedir. Fakat, küstah tarikat yobazına karşı Türkçe'nin kendisi için ne kadar önemli olduğunu göstermek için ‘Arabi, Farisi bilmem’ demiştir. Anadolu başta olmak üzere pek çok Türk yurdunda ozanlarımızın Türkçe’de ısrarı, Türklüğün günümüze kadar yaşatılmasına en büyük katkıyı sunmuştur. Nesimi: Dil asimilasyonuna direnen ilk Türk ozanıdır. Büyük ozanı saygıyla rahmetle anıyorum. Türkçenin ilk kez resmi dil kabul edildiği tarih ise 13 Mayıs 1277. Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanıyla Türkçe resmi dil ilan edildi.Tüm ülke insanlarına Türk Diline sahip çıkmalarını ve korumalarını diliyorum.