-Umutlanarak başlamak…
İnsanoğlunun doğasında var olan bi’şeydir umutlanmak!.. Özellikle de 365 günü tamamlayıp, bir yenisine başlanıyorsa, toplumlar arasında “yılbaşı” olarak tanımlanan bir süreç söz konusuysa;
-Her kişi için bir haktır umutlanmak!..
Çok gerilerde kalan yıllarda insanımız yakınlarına gönderdiği tebrik kartlarında, yakın geçmişte ise telefonlarından gönderdiği SMS’lerle (kısa mesaj) umut dileklerini iletirlerdi yakınlarına meslektaşlarına..
Böyledir yeni yıl mesajları ama şu son 10 yıllarda adeta;
-Umutsuz umut dilekleri yollar olduk!.
Yine de sürsün isterim bu geleneğin. Ne diyor bir halk deyişimiz;
-Umut fakirin ekmeği, ye ye doymazsınız!..
Silkele, düşecekler!
O halde; bitirdiğimiz yılın sonlarına doğru bizzat Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan tarafından “dolaşıma sokulan”, Çalışma Bakanına dönerek söylediği şu “veciz” talimatla devam edelim;
-Silkele şu CHP’li belediyeleri, günlerini görsünler!..
Neymiş; o belediyelerin SGK’ya milyarlar tutarında borçları varmış da, o nedenle;
-Emeklilere onların tatmin olacağı miktarda zam yapılamıyormuş!..
Bu kez yazarımız Murat Taşkın’ın ironi anlamında kullandığı “İyi mi?” soru takısını tekrarlamış olalım: Şu gerçeği de ekleyerek;
-Belediyelerin SGK’ya borçları, toplam alacaklarının sadece yüzde 5’İ kadarmış!
Yüzde 95’i bizzat kendisi tarafından “affedilen” sermaye gruplarına ait bulunmaktaymış!..
Aklıma geldi, seçim mitinglerinde coşkulu partili seçmenler kürsüdeki liderlerini “teşvik” anlamında daha bir coşturmak için meydanı inletirlerdi:
-Silkele başkan, düşecekler!...
Çoğu kez bu dilek tutmaz, seçmen bildiğini okur, “seçim zaferi” elden uçup gidiverirdi. Ağaçta silkelenen “armut henüz pişmemiş” olduğundan,
-Ne kadar silkelersen silkele ağıza düşmezdi!..
Bu da “meydanlarda didinip duran” CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kulağına küpe olsun…
Öyle ya meyvenin olgunlaşması öyle kolay olmuyor. Tıpkı yılın Mart’ındaki yeril seçimlerde olduğu gibi epey bir gayret göstermek gerekiyor.
Bizim İl’e de uğrarsak!..
Yazıya bu meyandan devam edersek 31 Mart seçimlerinin “kesin bir zaferle” sonuçlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Büyükşehir’i bir parça “acaba kuşkuları” arasında Ayşe Ünlüce rahat kazanırken, aynı rahatlığın merkez ilçeler Odunpazarı ve Tepebaşı'nda, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç tarafından da geçerli olması Eskişehir halkını sevindirdiğini görüyoruz.
Bunlara ek olarak kırsaldaki ilçelerdeki başkan adaylarının başarılarını da saymak gerekecek…
Bu başarının ülke çapında tekrarlanmış olmasını unutmamak gerekiyor!..
***
Ne var ki, ilimiz adına bu olumlu değerlendirmeye karşın, bir “küçük” ama “ciddiye alınması” gereken ve de yılın son günlerinde yaşanan olay hepimizi cidden yaraladı.
Neydi o taze konu, değinelim:
Odunpazarı Belediyesi, adını aldığı tarihi semte, sanırım ilk defa olarak “yeni yıl pazarı” düzenlemesi yaptı. Hicri Sezen Parkı’nın çevreyi kapsayan bu alan stantlarla donatılıp ışıklandırıldı. Açılışından bir gün sonra sabaha karşı bir “genç meczubun” saldırısıyla bazı kesimleri tahrip edildi. Üstelik Cumhuriyet kendi Eskişehir’de “Burası şeriat ülkesi” naraları atan O meczup (!) kişi;
-Şeriat ülkesinde alkol alarak yapmıştı saldırıyı, iyi mi?..
Tahribatın yanı sıra o meydanda heykelleri bulunan İsmet Paşa ve Mustafa Kemal Paşaların manevi kişiliklerine de saldırarak!..
-Yakalandı, tutuklandı..
Bakalım ne caza alacak, ne kadar içerde kalacak?..
***
Üzüldüğüm bir “önemli konu” da Eskişehirspor’umuzun son maçında bazı taraftarların sahaya çeşitli maddeler atması türünden taşkınlıkları. Unutulmasın:
-O taraftar, Türkiye’ye örnek davranışlarıyla anılıp, bilinir.
Hiç yakışmadı Eskişehir’e ve Eskişehirspor’umuza…
***
Ne demiştik yazımızın başlarında “geleceğe, yıllara umutla bakmalıyız” Bu duygularla;
-Yeni yılımızın umutların yeşerdiği bir yıl olması dileklerimle…