Aslında “çok anlamlı” bir soru gibi görülmüyor değil mi? 
Ne ki giderek bu soru giderek daha fazla irdelenmeye başladı. Ancak ünlü ekonomistlerimizden bazıları hiç oralı değil!.. Onlar bir yana doğrudan ekonomiyi yöneten, daha doğrusu devletin maliyesini yönetmekle görevli Maliye Bakanı Mehmet  Şimşek’i ön plana almak gerekir. 
Nedir Maliye Bakanlarının görevi? Devlet bütçesini yönetmek değil mi? Ama hiç oralı değil sayın Bakan. İllerde, ilçelerde vergi toplamakla görevli, bakanlığın alt birimlerini oluşturan vergi daireleri, görevlerini yapıp hangi mükellefin yıl içinde ne kadar beyanda bulunmuşlarsa onları izleyip, merkeze bildirirler. Bakanlık bünyesi içinde bunları değerlendiren bir birim var mıdır, bilemiyorum. Ama olması gerekir diye düşünürüm.  
Gizlenme çekinceleri!..
Benim aklım hala geçtiğimiz hafta Türkiye genelinde en fazla vergi verenlerin bir tutumuna takılıp kaldı. Neydi o?
-Şampiyonlar listesinin ilk 100’ünde yer alan “zenginlerimizin” 73 adedi, beyan ettikleri vergi miktarlarını açıklanmasını istememişler, profillerini de gizlemişler!
*** 
Medyamız kimi konularda gözaltına alınan şüphelilerin isimlerini, baş harfleri ile kodlayarak verir. Yerinde bir karar. Zira her şüpheli, mahkeme kararı olmadan “suçlu” sayılamaz. 
Bu arkadaşlar kendilerini “suçlu gibi” görerek isimlerini ya da ortağı oldukları şirketlerin adını gizlemek isterler. Oysa yaptıkları, yani her yurttaşın çok kazanarak devlete olan vatandaşlık görevini çok vergi ödeyerek yerine getirmek;
-Tam tersine övünülecek bir davranış olması gerekmez mi? 
Kimi yorumcular bu konuyu da kendi açılarından irdeledi. Bazıları bizim gibi  gurur duyulması gereken bir davranış içinde olurken, diğer bir kesim de “yüzsüzlere hak verir” bir tutum içinde göründüler. Neymiş efendim;
-Bu durumu öğrenen yakınları, eş-dost- ahbap tanıdıklar yardım talebiyle başına -üşüşürlermiş!.. Geçiniz onu. Bir başka gerekçe daha!.. Bunun dışında; 
 
-Mafya özentisi çeteler başlarına çökermiş!
Bunu da geçiniz! Merak etmeyin, O niyette olan çeteler, sizin mali durumunuzu devletten daha iyi bilirler, emin olun. Hele ki yasa dışı çarpık işlere girdiğinizde öğrendikleri anda;
-Hiç gözünüzün yaşına bakmazlar, devlete ödemekten kaçındığınız o miktarı söke, söke alırlar sizden!..
Bir başka çekince var ki!..
Evet, kimi “hak veren” yorumcuların dilendirdiği bir başka çekinceleri de şu imiş yüzsüz mükelleflerin; 
-Maliye denetçisi vergi müfettişlerinin “vergi şampiyonu” mükelleflerin ofislerine damlamaları!.. 
Hem de ertesi günü, birkaç hafta içinde?
-Getir defterlerini inceleyeceğiz!..
*** 
İnanılır gibi değil ama benzer bir olayın tanığıyım. Anımsayacak olanlar vardır: 
Bir zamanlar, kişisel gelirlerini, kurumlar ve gayri menkul iratlarını beyanları üzerinden vergilendirilen mükellefler törenlerle ödüllendirilirlerdi. Kimi törenlere zamanın bakanları da katılır, ödül takdiminde bulunurdu. 
-Gazeteci arkadaşlar da bu türden törenlerin müdavimleri!..
Dünya Gazetesi’nde çalıştığımdan ve aynı zamanda TRT Eskişehir Muhabirliği yaptığımdan bu türden törenler benim de görev alanım içindeydi. O yılın ödüllerinden biri ESPET’in ortaklarından İrfan Topaloğlu’na verilmişti. Kendileri o zamanlar kuruluşlara fuel oil dağıtan bir şirketin sahipleriydi. Hatırladığım kadarı ile bir de Sivrihisar’da bir akaryakıt istasyonları. 
Anlayacağınız, Eskişehir’de benzer onlarca İstasyonun sahibi şirketler varken, onların aralarından sıyrılıp “vergi Şampiyonu” olmuşlardı!.. Sanırım bu başarı iki yıl üst üste devam etmişti…
Bir zaman sonra “vergi müfettişlerinin” denetleme olayını duyunca takılmıştım kendisine;
-İrfan Bey, size de vergi müfettişleri geldi mi?
Cevap ara başlıkta ifadesini bildiği gibi şaşırtıcıydı;
-Gelmez olur mu Hüsnü Abi!...
Nokta…