Ülke gündemi bir hafta gibi kısa bir süre kalan seçime endekslendi doğal olarak. Biz aktivistler, can savunucuları, her zaman olduğu gibi, kutsal bildiğimiz görevlerimizi hiç aksatmadan devam ettirmekteyiz. Çünkü hayvanlar seçimden, oy kullanmaktan bihaberdir. Seçen ve seçilenin kimliğini bilmezler, onların tek bildiği sonsuz sadakat, sevgi ve bir lokma yemekle bir kap su.
     Evet, hayvanın partisi olmaz ama bizlerin elbette bir siyasi fikri var. Olmalı da. Çünkü bizler çok iyi bilmekteyiz ki ülkeyi idare eden siyasilerin icraatlarının, fikirlerinin, hayvan haklarıyla ciddi şekilde ilintisi var. 
     Tam 21 yıldır aynı siyasi kadro devletin başında. Az bir zaman dilimi değil bu. Peki onca yılda hayvan haklarıyla ilgili ne yapıldı, ne yapılmadı?     
     Yıllardır özlemini çektiğimiz “Hayvan hakları yasası” bu dönemde yürürlüğe girdi. 2004 yılının Temmuz ayında çıkartıldı, nerdeyse 20 yıl olacak.  Çok beklemiştik bu yasanın çıkışını ama anında hayata geçirilebileceğini ummadık hepimiz de. Nitekim öyle de oldu; yasanın hayvanların lehine olan maddeleri görmezden gelindi, tersine can düşmanlarının taleplerine yeşil ışık yakılan uygulamalarla hem onların hem bizlerin canları yandı.
     Sonrasında ilgili yasanın aksayan, açıkçası yanlış olan maddelerinin düzeltilmesi amaçlı hayvan hakları savunucularının mücadelesi başladı. Başarılı olundu mu? Keşke!..
     Hep oyalama boyalama, sırt sıvazlama. Sonrasında içleri acıtan, vicdanları sızlatan hayvan katliamı haberleri. Kurumsal niteliği olan belediyelerin rehabilite merkezlerinde göstere göstere açlıktan, hastalıktan ölen yüzlerce, binlerce can, başına kürekle vurularak öldürülen, yaralı haldeyken yerlerde sürünerek bu merkezlere götürülen canlar. Yakılan, bıçaklanan, tecavüz edilen kediler, köpekler..
     Kulübesinde ateşe verilen canlar. Önce üretimine göz yumulan, sonrasında saldırgan, yasaklı ırk yaftasıyla ölene dek acılı, uzun süreli ölüme mahkum edilip müebbete mahkum edilen yüzlerce köpek.. Araçların arkasında sürüklenerek parçalanıp yolculuk ettirilen sözde sahipli köpekler..
     Ve daha burada anlatmaya sayfamın yetmeyeceği onlarca, yüzlerce, binlerce olay, bütün bu olumsuzlukların faillerinin çok basit para cezalarıyla adeta ödüllendirilmesi. 
     Kimseler kusura bakmasın ama ben ve benim gibi çok sayıdaki hayvan hakları korumacılarının ana fikri, geride kalan 21 yıllık sürede, hayvanlarımızın en doğal hakları olan beslenme, barınma, tedavi ihtiyaçlarının, kısacası “yaşam haklarının” hiçe sayıldığı yönünde. İşte tam da bu nedenden, oy hakkı olmayan sessiz canların adına sandıkta vicdanımızın sesini duyarak oyumuzu kullanacağız. Gerisi yine mücadeleye devam. Bizler kolay yılmayız çünkü ayrıca öyle bir lüksümüz de hakkımız da yok!