Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve rastgele bir öğrenciye adını sorar, öğrenci “Ali” diye cevap verir. Öğretmen bir anda,
“Defol bu sınıftan, bir daha da dersime gelme” der.

Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir. Neye uğradığını şaşıran Ali de sınıfı terk eder. Herkes ne olduğunu anlamak için bekler ve hiç kimseden en ufak bir ses çıkmaz.

Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlar. Öğrencileri şöyle göz ucuyla süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınır,  ders başlamıştır.
Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders devam eder...

Bir çok cevap gelir, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için der.

Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de “Adalet için” diye cevap vermiş.
Bu cevabı verene, hoca parmağı ile işaret ederek işte aradığım cevap bu dercesine “peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı cevap “evet hocam”.

Hoca; sınıfın kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.

Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;
“Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz ve arkadaşınızın hakkını neden savunmadınız?” der.
Herkes susar çıt çıkmaz. 

Hoca; bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 40 gün boyunca ders versem anlatamazdım der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir.

“Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetinde olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.”
Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkûmdur.

Çünkü birine karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.

Bize ya da bir başkasına yapılan haksız bir davranış, karşısında korktuğumuz ya da farklı nedenlerle tepki göstermediğimiz sürece, günlük yaşamımızda bizi çok daha kötü günlerin beklediğine kesinlikle unutmayınız.

Hemen yanı başımızda devem eden savaşlar ve bu savalarda yaşanan acılar, kayıplar, kıyım ve dram, hiçbir şekilde kabul edilemez.

Bugün Gazze’de ki ateşe, yıkıma ses çıkarmayanlar, yarına adalet dağıtamazlar.

Biliyoruz ki adalet sadece savaş alanında değil. Adalet; hakta, hukukta, paylaşımda, okulda, evde, işte, ücrette, malda, mülkte, vergide, sevgide, kısaca yaşamın her alanında herkese gereklidir.
 
William Penn der ki “Bizim yaşamımızın amacı doğruyu söylemektir. Çünkü  geciken adalet adaletsizliktir.”

Doğduğumuz andan ölünceye kadar, onurlu bir yaşamın anahtarını, adalet için herkes taşımalı ve günü geldiğinde, elini vicdanına koyarak bu anahtarı mutlaka kullanmalıdır.