Süleyman Demirel’in yasakları kalkmış, Doğru Yol Partisinin başına geçmiş ve birkaç ay sonra yapılacak seçimlere hazırlanıyor.
Kendisini televizyon programına davet ediyorlar.
Çıkıyor programa, iktidara geldiklerinde yapacakları hizmetleri anlatıyor uzun uzun.
Programın sonunda da elindeki dosyayı gösterip “Elimdeki bu gördüğünüz dosyada yeni yaptırdığımız anketin sonuçları var. Bu anket sonuçlarına göre Doğru Yol Partisi yüzde 34 oy oranı ile iktidara geliyor.” diyor.
Program bitiyor, Demirel’e televizyonun konuk odasında çay söylüyorlar.
İşte bu sırada anketi yapan firmanın sahibi arıyor Demirel’i.
“Efendim TV de izledim. Oy oranını yüzde 34 olarak söylediniz. Halbuki bizim yaptığımız ve size teslim ettiğimiz ankette DYP’nin oyu yüzde 28 olarak çıkıyordu”
Demiral anket sahibinin söylediklerini dinledikten sonra “Herkes kendi işine baksın gardaşım!” diyerek sert bir şekilde kapatıyor telefonu.
İşte o seçimde DYP yüzde 26 oy alıyor!

***

Bir parti seçim öncesi anket yaptıracak.
Tanınmış birkaç firmadan teklif alıyor parti yöneticileri.
Ancak verilen rakamlar çok fazla.
Partinin de bu parayı karşılayacak bütçesi yok.
Ortalama firmalara soruyorlar, onların verdiği fiyat da fazla geliyor.
En son adı sanı duyulmamış bir firma bulup, yöneticisini çağırıyorlar partiye.
Anket firma yöneticisi sadece iki soru soruyor?
1-Yapacağım anket karşılığında bana verebileceğiniz kaç paranız var?
2-Yapacağım ankette partinizin oyunun yüzde kaç çıkmasını istiyorsunuz?

***

Dünyaca ünlü prezervatif firması ülke pazarına girmek için araştırma yapıyor.
Araştırma kapsamında hangi ürün boylarının daha fazla tüketilebileceğini ortaya çıkartmak için bir anket firmasıyla anlaşma yapıyor.
Anket firması değişik illerde erkeklerle konuşuyor ve çıkan sonucu firmaya bildiriyor.
Bunun üzerine firma ülkeye 25-30 cm uzunlukta olan ürünleri gönderiyor.
Sonuç: Firma tek bir ürün bile satamıyor!
Resmen yaptığı yatırımdan dolayı iflas ediyor!

***
Görüleceği üzere seçim öncesi yapılan anketlerin sonuçları, seçime yönelik bir fikir oluşması açısından önemli.
Ancak…
Yukarıda verdiğimiz örneklerde olduğu gibi her anketin de sonucunun doğru çıkacağı gibi bir durum söz konusu değil.
O halde ne yapacağız?
Anketlerin sonuçlarına körü körüne inanmamak, anketsiz de kalmamak en doğrusu olsa gerek!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

TAŞERON FİRMALAR ALDIĞI İŞİ TÜRASAŞ ATÖLYELERİNİ KULLANARAK YAPIYORSA!

Demiryol-iş sendikası şube sekreteri Hüseyin Çakmak geçtiğimiz hafta eski adı TÜLOMSAŞ yeni adı TÜRASAŞ ile ilgili önemli bir tespiti dile getirdi.
Fabrikada rahatlıkla yapılacak olan işlerin eleman yokluğu nedeniyle taşeron firmalara verildiğini belirterek “Fabrikada azalan işçi sayısı biran önce arttırılmalı. Böylelikle taşeron tarafından yapılan çoğu iş kendi atölyelerimizde rahatlıkla yapılacak, böylelikle para da devlette kalmış olacaktır” dedi.
***
Yapılan bu tespitin son derece haklı ve yerinde olduğunu, TÜRASAŞ’ta çalışan işçi sayısının biran önce arttırılması ve taşerona verilen çoğu işin fabrika çatısı altında, bizzat fabrika çalışanları tarafından yapılması gerektiğini ifade ettik.
***
Ancak aynı açıklamada; fabrikada çalışan ve emekliye ayrılanların ertesi gün taşeron firmada çalışmaya başlamasının etik olmadığı şeklindeki tespitine katılmadığımızı, emekliye ayrılıp kurumla bağı kesilen kişilerin nerede çalışacağını sorgulamanın da etik olmayacağını belirtmiştik.
***
Hüseyin Çakmak bu duruma açıklık getirmiş.
Meğer kurumdan emekli olup, hemen sonrasında taşeron firmaya girerek çalışmaya başlayanlar, taşeron firması çalışanı olarak aynı işi yapmak üzere kurumun atölyelerine geri dönüyormuş.
Çünkü…
Taşeron firma aldığı işi TÜRASAŞ atölyelerinde, hem de buranın her türlü imkanını kullanarak yapıyormuş.
***
Taşeron firmaların TÜRASAŞ atölyeleri ve imkanlarını kullanarak TÜRASAŞ’a iş yaptığını doğrusu bilmiyorduk.
Öğrenince de bir hayli şaşırdık!
Yapılan açıklamada da bu durum açıkça belirtilmediği için emekli olan personelin ilişik kestikten sonra taşeron firmada işe başlaması ve firmanın Organize bölge ya da başka bir yerde bulunan fabrikasında çalışması, doğrusu bize çok da sorgulanacak bir durum gibi gelmemişti.
***
Yapılan ikinci açıklamayla konu da açıklığa kavuşmuş oldu.
Sonuç olarak…
Devletin kurumu, eleman yetersizliği nedeniyle kendi yapacağı işi taşerona veriyor.
Taşeron aldığı bu işi devletin kurumuna ait atölyeleri ve diğer imkanları kullanarak yapıyor.
Bu da yetmiyor; kurumda yetişen ve emekli olan deneyimli iş gücünü işe alıp aynı işyerinde çalıştırıyor.
Anlayacağınız…
Devlet hem kendi yapabileceği işi, hem tesisleri ve diğer imkanları hem de yetişen elemanlarını taşerona vererek yaptırıyor, karşılığında bir de kucak dolusu para ödüyor!
Bu durum da haliyle sendika şube sekreterinin yakınmalarını haklı çıkartıyor!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

İMAMOĞLU’NUN ZİYARETİ, BİLECİK BAŞKAN VEKİLİNİ İMAMOĞLU KADAR TANINIR HALE GETİRDİ.

Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırıldı.
Yerine seçilen Muharrem Tüfekçioğlu’nun ise başkan vekilliği düşürüldü.
Bunun üzerine CHP’nin adayı olan başkan yardımcısı Melek Mızrak Subaşı, geçtiğimiz yıl Bilecik Belediyesi başkan vekili seçildi.
***
Yaklaşık bir yıldır Bilecik belediye başkan vekilliği görevini sürdüren Subaşı’nın, eğitimi, mesleği, giyim tarzı ve güzelliği ile son derece dikkat çekici olmasına rağmen, varlığından çoğu kişinin haberi dahi yoktu.
***
Ekrem İmamoğlu’nun Bilecik’i ziyareti ile ülke Melek Mızrak Subaşı’nı tanıdı!
Bilecik ziyaretinden İmamoğlu’ndan çok Subaşı konuşuldu…
Sosyal medyada adeta fenomen haline geldi.
“Cumhurbaşkanı olmalı.” diyenler bile oldu!
Kısacası…
İmamoğlu’nun Bilecik ziyareti, belediye başkan vekili Subaşı’nı neredeyse İmamoğlu kadar tanınır hale getirdi…

melek