Son yazımız olan “Boş Yapma Abdülhamid” sosyal medyada okunma ve yorum alma rekorları kırdı. Bu durum şimdiye dek yazdığımız en güzel yazının o olduğunu değil, hem güncele karşı oluşan tepkiyi hem de bu ülkede sadece karşıdevrimcilerin cirit atmadığını, gericiliğe karşı da önemli bir damarın bulunduğunu gösterir… Ülkenin kuruluşu ve Osmanlı’nın yıkılışı döneminde de çeşitli bölünmeler vardı. İslamcılar, Türkçüler, ayrılıkçı azınlık dernekleri ve ileride ulusal devleti kuracak olan “Yenilikçiler” hep bu bölünmelerin içindeydiler. Yenilikçiler Mustafa Kemal önderliğinde ulusal devleti kurdular ve ulusal birliği sağladıklarını sandılar. Ama bugün anlaşıldı ki; kuruluşa karşı başını “Panislamcıların” çektiği, irili ufaklı muhalefet cephesinin oluşturduğu direniş halen sürmekte. Hatta Cumhuriyet devrimleri iğdiş edildiğine göre, yenilikçilere oranla bir adım da öndeler. İslamcılar, Türkçüler, ayrılıkçı-İslamcılar birlik olup Cumhuriyetin karşısına dikilmişler. İşin kötüsü ve en anlaşılmaz olanı devletin kurucu güçlerinden yana gibi gözüken ancak günümüzde muhalefete düşmüş olanların karşıdevrimci mevzilere var güçleriyle yardımcı olduğunu gözlemlemektir…
Mustafa Kemal’in karşısında sadece karşı devrimci kitleler yer almadı. Samsun’a çıktığında yanında Ali Fuat, Kazım Karabekir, Rauf Orbay ve Refet Bele de vardı. Millî Mücadele sırasında yol arkadaşları arasında birtakım sorunlar yaşanmış olsa da dönemin özgünlüğü nedeniyle bu sıkıntılı birliktelik sürmüş, bir yol ayrılığı yaşanmamıştı. Millî Mücadele’nin zaferle sona ermesinin ardından yol arkadaşlığını temelinden sarsacak gelişmeler yaşanacak, Mustafa Kemal Paşa’nın özellikle yeni Türkiye devletini inşa etmek için düşündüklerini hayata geçirmesi sürecinde bir yol ayrımına gelinecekti. Hilafet, saltanat ve “ego” her aşamada iş birliğini güçleştirecek ve engel oluşturacaktı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilip, 3 Mart 1924 de hilafet kaldırılınca “yol arkadaşları” aynı yılın kasım ayında “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını” kurdular. Dinci temellere dayanan Parti, 1925 yılında kapatıldı. Cumhuriyeti mümkün kılan esas olarak Atatürk’ün iradesidir, tek adamlığı ve büyüklüğü oradan gelir. Geriye onun karşısındaki Terakkiperver Fırka’ dan, Demokrat Parti’ye oradan AKP’ye uzanan “saltanat ve hilafet” damarının kalıntıları ile yüz yıldır yaşananların özeti kalır…