2002 yılında AKP ilk kez iktidara geldiğinde ben tam 50 yaşının olgunluğunu ve kendimce görece bilgeliğini yaşayan bir hekimdim. Bu iktidarın bir siyasal İslam deneyimi olduğunu ve itiraf edeyim ki, bir dönem daha seçim kazanıp daha sonra yaldızlarının döküleceği ve yok olup gideceği kehanetinde bulunmuştum. Çünkü zamanın akışı, ülkenin yerleşik kurumları ve bu halkın çoğunluğu, Cumhuriyet döneminin kazanımlarının örselenmesine daha fazla katlanamaz ve geriye dönük bu projeyi sonlandırırdı. Ama hiç de öyle olmadı, siyasal İslam iktidarı önce Cumhuriyet kurumlarını yavaşça işgal etti, hukuku ve adaleti ele geçirdi, sonra da insanları ötekileştirerek halkı birbirinden ayırdı, böldükçe daha kolay yönetti. Demokrasiden giderek uzaklaşan AKP, bir süre sonra başlangıçtaki maskesini fırlatıp atarak aslına büründü. Muhafazakâr damarlarını kabartarak bir zamanlar ayaklar altına aldığı milliyetçi çizgi ile iktidar uğruna barıştı. Dindar ve kindar bir nesil yaratmak istediklerini her seferinde ağızlarından kaçırdılar. İktidardan güç alarak gittikçe azgınlaşıp kindar yönlerini öne çıkarıp bırakın dindar olmayı, bir nesli dini değerleri sorgulamaya ittiler, milleti dinden soğuttular. “Deizm” ülkede yükseliyor, din elden gidiyor diye panikledikleri olguya bizzat kendileri neden oldular…
Böylece hep birlikte “siyasal İslam” denen iktidarlarının nasıl karanlık bir zindan olduğunu deneyimleyerek öğrendik ve açık faşizmi yaşamaya başladık. Gözaltına alınan gazetecilere, engellenen grevlere, darp edilen işçilere ve öğretmenlere, haksız kayyum atamalarına, fıtratı gereği çöken maden ocağında yitirilen madencilere sesini çıkarmayan, AİHM kararlarına karşın hapiste tutulan insanlara sevinen bir kindar nesil şükür ki yetiştirildi. Ve bu kindar nesil memleketin dört bir yanındaki ağaç ve doğa katliamlarına ses etmezken, ülkenin dört bir yanındaki süslü yılbaşı ağaçlarına saldırmaya başladı. Evet artık bu topraklarda çam ağacı katliamlarına tanık olmak sıradan olaylar arasına girdi. Genci yaşlısıyla, çoluk çocuğuyla insanların küçük mutluluklar tatmalarını istemiyorlar. Çünkü o yılbaşı kutlayıcıları kendilerinden değiller. Yaşananların nedeni; “yerli ve milli olmayanların manevi ve kültürel değerlerimizle bağdaşmayan insanlar olması” gerekçesiyle okullarda yılbaşı kutlanmasını yasaklayan Milli Eğitim anlayışı ve bu gerici zihniyetin önünü açan yetkililerdir. Bir siyasal İslam iktidarında, 22 yıllık süreçte demokratik bir seçimle iktidara gelip, çam ağaçlarına saldırılara kadar varan densizliğe yol verenleri hala destekleyenlere acaba ne denir, bilemedim…