Yoğurtçuuuu...
Hanım yarım saat önce geçmedi mi bizim bu yoğurtçu?
Evet
Sen seslen de beklesin.
Aaaaa! Adam iki gün önce bir kilo aldık, yoğurt var.
Kadın, yoğurtçunun bizim kapının önünde ikinci seslenişi.
Hava kararmak üzere..
Demek ki işleri iyi değil.
Sen bir kilo yoğurt al.
Eskiden insanlarımız feraset ( anlayışlı, sezgi ) sahibiydi.
İhtiyaç sahibini hemen anlardı.
Hava soğuksa bozacı da bozaaaaa diye kuvvetli bağırdı mı?
Bir tas boza alırdı.
Eskiler çok mu zengindi?
Yoooo.. Zengin olsa ayakkabısına pençemi yaptırırdı!
Şimdi bu nesil “pençe de nedir?” Diye soracak
Efendim, eskiden ayakkabı fiyatları pahalıydı.
Aşınan hatta delinen ayakkabının altı yeni kösele ile kaplanırdı.
Bu işlemin adına pençe denirdi.
Paran varsa “gizli pençe” yaptırırdın.
Eskiden herkesin evi bahçeliydi.
Ama kimse bahçesinde mangal yakıpta et kızartmazdı.
“Etrafı kokutmaya gerek yok” denirdi.
Herkes komşusunun “et alacak parası var mı?” diye düşünürdü.
Yollarda kimse bişey yemezdi.
Çünkü herkes feraset sahibiydi.