Bir dostum telefon söyleşimizde yazdıklarımın uzun olmasından yakındı…”Ben yazmaya erinmiyorum, sen neden okumakta eriniyorsun?” diye sordum. Güldük geçtik, ama zamanımızın büyük hastalıklarından biri bu…Araştırmadan, okumadan, sorgulamadan gerçekliği yakalamanın, işimizi doğru yapmanın, kaynaklarımızı etkin kullanmanın, gelişmenin ve ilerlemenin imkanı var mı? Durumu idare etme vasatlığıyla nereye kadar gidebiliriz?
SAKARYA Gazetesi arşivinin derinliklerine inme imkanı olsa da, gözleme, izleme, ölçme, öğrenme, bilme ve anlama konusundaki çabamızı kalemimizin izini sürerek öğrenebilseniz; aşağıda “kalem” için yazdığım manzum yazıda ne demek istediğimi daha net anlamanız mümkün olur.
Senin işin iz bırakmak kalemim
Yoruldun mu dostum çılgın adamdan
Karanlık günlere hep ışık yaktın
Merakı olanı asla kırmadan
Seni tutan parmaklarla ürettin
Ne dense izinle belge yarattın
Uygarlığa nice değerler kattın
Kolayı zoru da asla sormadın
İyi de kötü de parmaktaki güç
Seni tutan parmaktadır bütün suç
Almayı düşünmen kimselerden öç
Yolunda yürüdün hiç usanmadan
İşini de sadakatla korudun
Bilge elinde hakka yürüdün
Cahilin elinde kan kusan oldun
İnsansız dünyalar asla kurmadan
Kalem seni anlayanın elinde
Işık oldun karanlığın şerrinde
Şu dünyayı anlamanın yolunda
Özverinde asla ödün vermeden
Can yoldaşım arkadaşım sen oldun
İçimi izinle aynaya vurdun
Söz uçtu belgenle kalıcı oldun
Kimseye tuzaklar da kurmadan
Gülağa iyi ki kalem dostun var
Tarih belgelerde yolunu arar
Bilim belgelere gerçeği sorar
Belgeler bizleri korur korkmadan