Ömrüm “bu ülke şu iktidardan bir kurtulsa” temennileri ile geçti. Şöyle demokratik, özgür ve çağdaş bir memlekette ağız tadıyla yaşayamadık. Gençliğimizi “milliyetçi cephe” hükümetlerinden, emekliliğimizi de “dinci-milliyetçi” iktidarlardan kurtulmayı dilemekle tükettik. Yani karşımızda hep, kendilerini “Türkçü-Milliyetçi” ya da “Dinci-Siyasal İslamcı” olarak konumlandırıp, ülkenin savrulmasına neden olan ideolojileri bulduk. Eskiden kıyısından köşesinden de olsa hep var olan, iktidarla birlikte kol kola devleti yönetmeye talip tarikatlar, cemaatler ve derin devlet ilişkili illegal (yer altı) örgütler, günümüzde daha belirgin olarak rol almaya başladılar. Hukuk ve demokrasi yoksunluğundan oluşan boşluğu kapalı kaplar yasası uyarınca tarikatlar ve mafya doldurmaya başladı. AKP’nin nereden nereye geldiğini en iyi anlatan olgu geçenlerde Bülent Arınç ile Melih Gökçek arasında yaşanan diyalogdur. Arınç evrensel hukuktan söz edip bazı tutuklamaları hayretle karşıladığını söylüyor, sayın Gökçek ise cevaben “sen nasıl AKP’lisin” diyordu. Allahtan Reis imdadımıza yetişti ve gıyabında Bülent Arınç’ı fırçalayıp durumu sabitledi de kendimize geldik…
İktidar partisinin içine çöreklenmiş tarikat ve cemaatlerden sonra dördüncü ortak olarak bir de Bahçeli’nin dava arkadaşı çıktı. “Kazığa oturtma” muhabbetini de içeren mafyatik söylemlerle kendisini iktidarın hamisi ilan etti. Çubuk'ta Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde bulunan inek hırsızı da bugünkü mafya artıkları da artık Cumhur İttifakı'nın ortaklarıdırlar. Aslında verilen gözdağı da tüm halka karşıdır. Devlet hukuk devleti olmaktan çıktıkça, tümüyle iktidarın ve güçlü olanın hukukuna dönüştükçe, iktidarın ihtiyacına ve keyfine göre, her fırsatta, adı bazen hukuk reformu, bazen imar, bazen vergi olan yeni aflar çıktıkça herkes de kendi hukukunu yaratmaya başladı. Toplumsal değerler her gün biraz daha çürüdü. Ülkede hukuk ve demokrasi gelişeceğine, hukuksuzluk ve keyfilik gelişti, vatandaşının güvenliğinden, sağlığından, eğitiminden, huzurundan sorumlu olması gereken devlet inandırıcı olmaktan çıktı. Her koşulda ülkesini ve insanını seven biri olarak gelişmelerden kaygı duyuyorum. Çünkü çıkar çetesi haline dönüşen iktidar partisinin lehine olanın devletin aleyhine, devletin lehine olanın ise AKP’nin aleyhine olacağını düşündüğümden, bu kargaşadan hayırlı bir sonuç çıkmayacağını biliyorum…