Sonuçlarını merakla beklediğimiz Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi yapıldı.
Seçim sonucunda TBMM’nin yeni üyeleri belirlendi ancak Cumhurbaşkanı adaylarından hiçbiri yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için haftaya pazar günü tekrar sandık başına gideceğiz.
Seçim sonuçlarıyla ilgili farklı çevrelerde çok fazla yorum yapıldı.
Yapılan yoğun itirazlar başta olmak üzere çeşitli nedenlerle de uzun süre tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor.

Gelinen noktada Türkiye ilk kez ikinci tura kalan cumhurbaşkanı seçimi deneyimini yaşayacak. 
Bu nedenle de ikinci tura kalan cumhurbaşkanı adaylarının seçime kadar olan on günlük sürede nasıl bir çalışma yürüteceği merak konusu.
Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu tarafında ilk turun sonuçlarıyla ilgili yapılan toplantılar ve değerlendirmelerden sonra öncelikli olarak “milliyetçi söylemlerin güçlendirilmesi” yönünde bir program uygulanması bekleniyor.
Millet ittifakının bu kez montajlanmış görseller aracılığıyla yürütülen dezenformasyon içerikli ‘terör örgütüyle ilişkilendirme konusuna’ karşı daha etkili yanıtlar verilmesi planlanıyor.
Ulusal güvenliği tehdit eden kontrolsüz göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesi ile ilgili yaklaşımlar kitlelere net bir biçimde anlatılmaya çalışılacak. 
Büyük mitingler yapmak yerine sosyal medya daha etkin kullanılacak.
Deprem bölgesinde yaşayan seçmenlere yönelik olarak da küçük gruplar halinde bilgilendirmeler yapılacak. 

Bu süreçte yazılarımda sıklıkla vurguladığım ‘kadın hakları ile ilgili tehditler’ konusu da ana başlıklardan olmaya devam edecek.
Bu konudaki kaygıları ifade etmek için cumhur ittifakı yapısı altında TBMM’ye giren radikal partileri tanımakta yarar var.
Mecliste radikal islamın temsilcilerinin olması çok endişe verici bir sorun olarak karşımızda duruyor. 
HÜDA PAR’ın programında yer alan çok tehlikeli bazı başlıkların yanında “Yalnız yaşayan kadınların sahiplendirilmesi” söylemi nasıl bir karanlığa doğru sürüklendiğimizi gayet açık bir şekilde gösteriyor.
Düşünebiliyor musunuz, kız çocuklarını, kadınları ‘kendi malı, kölesi sanki evcil hayvanı gibi gören’ bir zihniyetin temsilcileri kadınlarla ilgili yasalara imza atacaklar.
Cumhur ittifakı içindeki kadın milletvekillerinin böyle bir anlayışın temsilcileri ile nasıl çalışacaklarını gerçekten de çok merak ediyorum.
Kayda geçmekte yarar var.
Böyle bir zihniyeti TBMM’ye taşıyanları haklarına sahip çıkan kadınlar olarak asla affetmeyeceğiz.
Atatürk’ün sayesinde birçok Batı ülkesinden yıllar önce medeni haklarını elde eden Türk kadınına yapılabilecek en büyük kötülükler uygulamaya getiriliyor.
“Kız çocukları okutulmasın, küçük yaşta evlendirilsin” diyen zihniyet görev başında.
Kamuoyu vicdanını derinden yaralayan çocuk istismarcılarının yargı kararlarıyla affedildiği örneklerin sayısı sürekli artıyor.
Kadın adayının fotoğrafını gölgeleyen gerici bir partinin,
Karma, laik, bilimsel eğitime tamamıyla karşı bir anlayışı temsil eden ve “ahiret eğitimini” benimseyenlerin ülkeyi götürmek istedikleri yer ne yazık ki hiç iç açıcı değil.

Bugün 19 Mayıs, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü anarak, Gençlik ve Spor Bayramımızı kutluyoruz.
Aradan geçen 104 yılın sonunda işgal edilen bir ülkeyi ‘milli mücadele ruhuyla’ kurtaran ve ardından laik, demokratik, sosyal hukuk devleti kimliği ile “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’ü reddeden bir siyasi anlayış” ile karşı karşıyayız.
Çağdaş medeniyet seviyesini öğütleyen Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin temelleri bugün geldiğimiz noktada büyük bir tehdit altında.
Karşı devrimin temsilcileri ‘gerici ve korkutmaya dayalı siyasi iklimin desteği’ ile ülkemizin aydınlık geleceğini tehdit ediyor.

Böyle bir tablo karşısında elbette ki,
Karanlığa geçit yok.
“Güneş ufuktan şimdi doğar” heyecanıyla 28 Mayıs’ta ülkemize baharı getireceğimize inanıyorum.