TBMM’nin gündeminde çok önemli yasa teklifleri var.
9. Yargı paketi de iktidar tarafından Meclis tatile girmeden önce yasalaştırılmak isteniyor.
Bu noktada 9. Yargı paketinin özellikle bir maddesinin üzerinde durmak gerekli.
Paketin 15. Maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. Maddesinde yer alan “Kadının Soyadı” başlığında düzenleme öngörülüyor.
Bu konu neden gündeme geldi derseniz, anımsatalım.
Anayasa Mahkemesi (AYM) kadın erkek soyadı eşitliğini sağlamak amacıyla “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” hükmünü geçen yıl iptal etmiş ve yeni düzenleme yapılması için Adalet Bakanlığına görev vermişti.
Ancak AYM’nin iptal kararından bu yana geçen sekiz aylık sürede merkezi yönetim tarafından herhangi bir düzenleme yapılmadı.
Tam tersine AYM’nin iptaline rağmen madde eski şekliyle teklife eklendi.
İlginç olan ise maddede hiçbir değişiklik yapılmadığı halde Adalet Bakanı’na sorulduğunda Bakan “Yeni düzenleme getirdiklerini” söyledi.
AYM kararlarını tanımamakta ısrar eden iktidar ne yazık ki deyim yerindeyse bildiğini okumaya devam ediyor.

Oysaki teklif AYM ve AİHM kararlarına aykırılık oluşturuyor.
Eğer bu şekliyle yasalaşırsa kadınlar kendi doğum soyadını kullanabilecek, kocasının soyadını kullanma konusunda özgür olamayacak.
Özetle kadınlar bekarlık soyadını tek başına kullanamayacak.

Böyle bir teklifi getiren iktidar partisinin gerekçelerini de merak edenler için aktarmakta yarar var.
Onların düşüncesine göre ‘Aile bütünlüğü’ soyadı ile temsil edilebilir.
Aile bütünlüğü ancak “Erkeğin soyadı ile sağlanabilir”.
Ayrıca “Ailede iki farklı soyadının olması çocukların psikolojisini olumsuz etkileyebilir, aile içi tartışmalara yol açabilir” diyorlar.
Ne kadar ince düşünüyorlar gerçekten de şaşırmamak elde değil.

İkna edici olmayan gerekçeler bir yana aslında bu konuda çözüm getirmek o kadar zor değil.
Herkesin kendi soyadıyla devam ettiği ve aile ortak adının seçilmesine yönelik bir düzenleme yapılabilir.
“Aile adı seçilmişse çocuk ailenin adını alır” şeklindeki bir değişiklik yapmak çok zor olmasa gerek.

Kadını ‘eşit birey olarak görmeyen’ gerici anlayış yine iş başında.
Tam da çağ dışı bir düzenleme ile karşı karşıyayız.
Türkiye’de kadınlar kazanılmış haklarını kaybetmemek için sürekli mücadele etmek zorundalar.
Komisyondan geçen teklifin ‘Genel kurulda geri çekilmesi’ için çeşitli toplum kesimlerinde tepkilerin büyümesi gerekli.
Kadınlar elbette ki demokratik ülkelerde olduğu gibi ‘kişilik hakları ile var olmayı’ hak ediyor. 
Anayasamızın eşitlik ilkesine ve temel insan haklarına aykırı olan böylesine bir yasa metni kabul edilemez.

Unutulmamalıdır ki, 
Kadının soyadı eşitliği sağlandığında 
Aile içi eşitlik de korunmuş olacaktır.