Eskişehir'in seçmen profili ile ilgili yıllardır yapılan bir tespit var.
“Eskişehir Merkez Sağ seçmenin yoğun olduğu bir şehirdir. O yüzden Eskişehir Sol'un, yani CHP'nin kalesi falan değildir. Hiç olmamıştır”
***
Bu tespit 2023 yılına kadar doğru bir tespitti.
Zira
Eskişehir yıllardır geleneksel sağ tandansa sahip, 90’lı yılların ortalarına kadar da merkez sağ iktidarlarına oy vermiş bir kentti.
Dahası...
Her seçimde sol partilerin karşısında AP-DP-ANAP ve DYP’yi birinci yapmış, 2002 yılından itibaren de AK Parti'yi her genel seçimde birinci yapmış bir şehirdi.
Haliyle:
Her seçimde Sol partilerin Türkiye ortalamasının altında oy aldığı bir kentti Eskişehir...
***
Geçmiş zaman kullanıyoruz zira Eskişehir'in seçmen profili ile ilgili bu tespit geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimler ve 31 Mart'ta yapılan mahalli seçimlerin sonuçları göz önüne alındığında resmen boşa çıkmış oldu.
***
Zira...
Son iki seçimde de AK Parti'nin Eskişehir'de ikinci parti konumuna düşmesiyle Eskişehir resmen Sol'un, yani CHP'nin kalesi haline geldi!
***
Geleneksel Sağ düşünceli seçmenin yoğunlukta olduğu bir şehrin Sol'un kalesi haline gelmesinde elbette CHP'li belediye başkanlarının katkısı vardır.
Ancak...
Eskişehir ve Eskişehirlilerin hassasiyetlerini yıllardır anlamamakta ısrar eden AK Parti'nin de bu kalenin inşasına olan katkısını yok saymamak gerekir!
SEÇMEN AK PARTİ'YE KÜSMÜŞ, CHP'YE SEMPATİ DUYMAYA BAŞLAMIŞ AMA.
Son yapılan yerel seçimin sonuçları açıkça gösteriyor ki:
AK Parti; kendisine her seçim oy veren seçmenini bırakın küstürmeyi, resmen kaybetmiş!
AK Parti'nin iktidara tutunabilmesi için kaybettiği anlaşılan seçmenin bir şekilde gönlünü alması, onları yeniden kazanması gerekiyor.
***
Son yapılan yerel seçim sonuçları açıkça gösteriyor ki:
CHP: kendisine hiçbir seçimde oy vermeyen bir grup seçmenin sempatisini kazanmaya başlamış.
CHP'nin iktidara gelebilmesi için bu sempatiyi antipatiye dönüştürecek davranış, uygulama, eylem ve söylemlerde bulunmaması gerekiyor.
Hele hele...
Bu güne kadar AK Parti'de eleştirdiği ne varsa (Torpil, Adam kayırma, Yolsuzluk V.B gibi) hepsini sırayla yaparak gündeme gelmemesi gerekiyor.
Neticede seçmenin sağ duyusu vardır.
Bir anda terk edip gittiği partiye geri dönmesini de bilir, sempati duyduğu partiden sıdkı da sıyrılabilir!
Bizden söylemesi.
BÜROKRAT DEVLETİN ADAMIDIR SİYASETÇİ GENEL BAŞKANIN...
İktidar malum ne kadar kamu kurum ve kuruluşu varsa hepsini adeta arka bahçesi haline getirdi.
Hal böyle olunca kamu kurum ve kuruluşlarının başında bulunan bürokratlar da koltuklarını sağlama almak ve iktidara hoş görünmek için resmen siyasetçi gibi davranmaya, hatta açık açık siyaset yapmaya başladı.
Manzara böyle olunca siyasetçi ile bürokratın arasındaki farkı bir daha hatırlatalım istedik.
Bir faydası olacağını zannetmesek de biz yine yazalım, burada kalsın.
İşte: Siyasetçi ile Bürokrat arasında olması gereken fark:
***
-Bürokrat yaşatmak için vardır, siyasetçi yaşamak için...
-Bürokratın özel hayatı yoktur, siyasetçi özel hayatı için vardır.
-Bürokrat yakmamak için yanar, siyasetçi yanmamak için yakar.
-Bürokratı hakperestler destekler, siyasetçiyi fanatikler.
***
-Bürokrat hak ve adalete dayanır, siyasetçi sandığa güvenir.
-Bürokrat birleştirir, siyasetçi ötekileştirir.
-Bürokrat toplar, siyasetçi böler.
-Bürokrat uzlaşmacıdır, siyasetçi insanlar arasındaki ihtilaftan beslenir.
***
-Bürokrat sevdirir, siyasetçi korkutur.
-Bürokrat mütebessimdir, siyasetçi mağrur ve asık suratlı.
-Bürokrat öfke ile kalkanın zararla oturacağını bilir, siyasetçi öfkenin de bir sanat olduğunu sanır.
-Bürokratta tedbir, teenni vardır, siyasetçide cahil cesareti.
***
-Bürokrat konuşur, siyasetçi bağırır.
-Bürokrat vicdana hitap eder, siyasetçi cüzdana...
-Bürokrat gelişir, siyasetçi değişir.
-Bürokratın düşüncelerinde istikrar vardır, siyasetçi gömlek değiştirir gibi fikir değiştirir.
***
-Bürokrat tek yüzlüdür, siyasetçi çok yüzlü...
-Bürokrat dik durur, siyasetçi diklenir.
-Bürokrat kendini milletin hizmetine adar, siyasetçi ise millet kendine itaat etsin, hatta minnet etsin ister.
-Bürokrat yanlışları anında görür, siyasetçi atı alan üsküdar’ı geçtikten sonra fark eder.
***
-Bürokrat din ile politikayı ayırır, siyasetçi dini politikaya âlet eder.
-Bürokrat liyakate bakar, siyasetçi sadakate.
-Bürokrat icabında “hayır” diyebilenleri sever, siyasetçi “evet efendim”cileri...
-Bürokrat millete hesap verir, siyasetçi seçmenine...
***
-Bürokrat rüyasında milleti görür, siyasetçi seçmenini...
-Bürokrat emin adımlarla ilerler, siyasetçi zikzak çizerek yürür.
-Bürokrat uzun vadeli düşünür, siyasetçi günlük yaşar.
***
-Bürokrat görür, siyasetçi bakar.
-Bürokrat düşünür, siyasetçi eşinir veya kaşınır.
-Bürokratın etrafında vatandaşlar vardır, siyasetçinin yanında yandaşlar...
-Bürokrat vatanı tutar, siyasetçi taraf tutar.
-Bürokratın adı ebedî kalır, siyasetçi koltuktan düştüğü gün kaybolur.
Sonuç olarak:
Sağlıklı işleyen bir devlet idaresi ve iradesinde, siyasetçinin bir vizyon oluşturması, bürokratın da uzmanlığını ortaya koyarak bu vizyonu hayata geçirmesi lazım.
Ama gelin görün ki ne siyasetçide o vizyon var ne de siyasetçinin bu hale getirdiği bürokratta!