Geçtiğimiz haftanın en önemli konularından biri Aydın-Efeler’deki Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda meydana gelen asansör kazasıydı.
Asansörün düşmesi sonrasında bir öğrenci yaşamını yitirdi, 15 öğrenci de yaralandı.
Olaydan sonra Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne (KYK) bağlı birçok yurtta benzer asansör sorunlarının yaşandığı ortaya çıktı.
Sivas, Çorum, Ordu’dan yurtlardaki asansör arızaları haberleri geldi.
Arızalı asansörlerle ilgili ısrarla yapılan başvurulara karşın önlem alınmamış olması ve ihmaller ne yazık ki bir üniversite öğrencisini yaşamdan kopardı.
Böylesine elim bir kazadan sonra Yurt Müdürünün “Korkuyorsanız asansöre binmeyin” tavsiyesi ise büyük bir duyarsızlık örneği olarak hafızalara kazındı.
Olayın ardından KYK’na bağlı yurtlarda kalan öğrenciler “Kaza değil cinayet” “Ölmek değil barınmak istiyoruz” haykırışları ile iktidarın gündeminde olmayan “barınma” sorununu kamuoyunun dikkatine taşımaya çalışıyor.
Bu bağlamda demokratik haklarını kullanarak yurt yönetimlerini protesto eden gençler ne yazık ki gözaltına alınıyor, biber gazı müdahalesiyle karşılaşıyor.
.…
Yurt ihtiyacı ile ilgili olarak köklü çözüm getirmek yerine odalara kapasitesinin üzerinde ‘yeni yatak eklenerek’ barınma sorunu çözülmeye çalışılıyor.
Öğrenciler “Çok kişi kaldıkları için odalarda oksijenin azaldığını, kış günlerinde bile cam açarak yattıklarını o nedenle çok sık hastalandıklarını” söylüyorlar.
Odalarda öğrenci sayısı kadar eşya dolabı ve masa koymaya yer olmadığı için eşyaların bir kısmı yerlerde, çalışma masaları da koridorlara taşınmış durumda.
Banyo ve tuvalet kullanımı ile ilgili sorunlar ise anlatılacak gibi değil.
Öğrenciler bulundukları katta banyo olmadığı için ıslak halde katlar arasında dolaşmak zorunda kalıyor. 
Yurtlarda çıkan yemeklerin kalitesi de maalesef çok kötü.
Yemeklerin miktar olarak az olmasının yanında içinden istenmeyen şeyler çıkıyor.
Diğer yandan yurtların bir kısmı yerleşim yerlerinden uzakta hatta aydınlatması yeterli olmayan mahallelerde bulunuyor, gençler yurtlara karanlık saatlerde giderken bazen köpeklerin saldırısına uğruyor. 
Yurtlardan okullara genel olarak aynı saatlerde çıkış yapıldığı için toplu taşımada yaşanan yetersizlikler de büyük bir sorun olmaya devam ediyor.
… 
KYK’nın yeni yurt binaları yapmak yerine geçici çözümlerle barınma sorununu çözmeye çalışmasının arka planını iyi okumak gerekli.
Maddi güçlük içindeki öğrenciler ‘cemaat yurtlarına yönlendirilmeye’ çalışılıyor. 
Devlet yurdu çıkmayan öğrenciler ‘okulunu dondurmak’ ya da ‘cemaatlerin yurtlarına başvurmak’ ikilemini yaşıyor.
Apartların fiyatlarındaki artış ise ekonomik güçlük içindeki öğrencilerin hiçbir şekilde ulaşamayacağı seviyede, kiralar çok yüksek.
İki kişinin paylaştığı odaya kişi başına 4.800 TL ödemek zorunda kalan öğrenciler var.
Bu koşullarda birçoğu okumaktan vazgeçerek bulabildiği işlerde çalışmaya yöneliyor.

Barınma sorunu ve ekonomik zorluklar karşısında öğrenimini sürdürmeye çalışan binlerce öğrenci büyük bir çaresizlik içinde.
Geçtiğimiz günlerde kentimizde iki üniversite öğrencisi içinde bulundukları zorlukları aşamayarak maalesef yaşamına son verdi.
Başka illerde de bu türden üniversite gençlerinin ölüm haberlerine rastlıyoruz. 
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz sahipsiz ve ne yazık ki çözümsüz durumda.
Öğrenim yaşamlarını sürdürebilmek için bulabildikleri işlerde çalışarak “Aileme yük olmayayım” diyenlerin sayısı da az değil.
Düşük bir rakam olan devlet bursundan ailesine para göndermeye çalışan, parası olmadığı için tüm hafta sonunu yurtta geçiren gençleri de unutmamak gerekli.

Tüm bu olumsuz olaylar yaşanırken CHP’nin “KYK yurtlarındaki ölümler araştırılsın” önerisinin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi ise iktidarın sorunlara hangi ciddiyetle (!) baktığını gösteriyor.
Bir kez daha anımsatmakta yarar var.
Öğrenciler okudukları kente ölmeye değil, okumaya geliyor.