Yine bir anneler günü; insan cinsinin, kendilerini doğuran, bakan, büyüten, hayatta kalması adına kendi canı pahasına fedakarlıklar yapan insana, annelerine duydukları saygıyı, sevgiyi bir kez daha ifade etme, hatırlama, hatırlatma adına düzenledikleri bir gün.
     Peki, doğada başka cinsin anneleri aynı insan annelerin sahip olduğu özelliklere, vasıflara sahip değil mi? Elbette onlar da aynı bizim annelerimiz gibi, yavrularını yaşatabilmek adına her türlü özveriyi, cesareti gösterir hatta bazı annelik vasfına sahip olamayan insanlara ders verecek ölçüde tüm dünyayı karşılarına alırlar, yavrularına sahip çıkarlar. Sıkça karşımıza gelir aslında buna örnek olacak davranışları. Yangının içine dalan, tek tek yavrularını o alandan çekip kurtaran bir anne kedidir bazen ya da bir anne köpek. Veya kendinden çok daha güçlü yırtıcıların elinden yavrusunu kurtaran vahşi doğanın cesur anneleri. Doğal afetlerde yuvadaki yavrularını asla terk etmeyen anne kuşlar; onlarla birlikte yanmayı, yağmurda, doluda ıslanmayı göze alan naif canlar.     Bunlarla ilgili haberleri yazılı basında sıklıkla okuyup, tv. kanallarında belgesellerde izlemişizdir. Yani onlar da annedir.
     Bana çok ama çok ilginç gelen farklı bir annenin hikayesini aktarmak istiyorum sizlere. Bir tarihte “yılın annesi” ödülü verilmiş bir canlıya, bir AHTAPOT’a ait bu hikaye.    
     “”Anne ahtapotlar için de hayat kolay değil. Kelimenin tam anlamıyla çocukları için canlarını feda ediyorlar. Bir müzenin küratörü olan Jon Ablett ”Bazı ahtapot türlerinde, dişiler insan anneleri gibi bakım gösterirler.” diyor. “Yumurtalarını koruyarak onları avcılardan korurlar ve yavrularına oksijen sağlamak için su taşırlar.” diyor. Anne ahtapotlar, yavrular yumurtadan çıkana dek bu davranışı sürdürürler. Sığ su türlerinde bu durum yaklaşık üç aya kadar sürebilir ancak bazı ahtapotlar bakım sürelerini en üst seviyeye çıkarır.
     “Yılın annesi” unvanı Graneledone boreopacifica’ya verildi. Bu derin deniz ahtapotunun, yumurtalarını 53 ay boyunca kuluçkaya yatırdığı gözlemlendi. Bu yaklaşık dört buçuk yıl eder. Bu herhangi bir hayvan için bilinen en uzun kuluçka dönemidir.
     Kaliforniya, Monterey Kanyonu’nun derinliklerine yapılan 18 dalış sırasında araştırmacılar, dişi ahtapotun yumurtalarını bırakıp yuvasını terk ettiğini ya da yakınlarda dolaşan yengeç ya da karides dahil herhangi bir besin yediğini görmediler. Bunun yerine, araştırmacılar dişi ahtapotun günden güne yok olduğunu gördü. Kilo verdiğini, derisinin gevşediğini ve solduğunu ve gözlerinin bulanıklaşarak büyüdüğünü belirttiler.
      Dalışçıların son ziyaretinde yumurtalar çatlamış ve dişi ahtapot ölmüştü. Başka hiçbir ahtapotun yumurtalarına bu kadar uzun süre baktığı bilinmiyor da olsa, hemen hemen tüm anne ahtapotlar aynı kaderi paylaşıyor: Kaçınılmaz ölüm.””
     Bu hikaye bizlere, anneliğin biz insan cinsinin dışındaki tüm canlılarda da çok özel bir durum olduğunu ve tüm annelerin saygıyı fazlasıyla hakettiğini gayet güzel anlatmakta. Sadece biz insanlara özgün değildir  “annelik”. Bu bilinçle dünyadaki tüm canlıların anneliğine gereken özeni, saygıyı göstermemiz gerekmektedir. Dünyanın eşsiz ekolojik dengesinin devamı için bu şarttır!