Bugün  Cumhuriyet yönetimimiz ikinci yüzyılının ilk yılını doldurdu. Büyük  örgütlenmelerin  onuncu, ellinci ve yüzüncü yılları önemlidir. Cumhuriyetimizin geride bıraktığı yüzyılı alabildiğine sorgulamalı, tarih bilincimizi yükseltecek analizler yapılmalı.
    Onuncu yıl önemlidir;  kurumun kendini kabul ettirme, kitler nezdinde meşruiyetini kanıtlamak için kritik bir zaman aralığıdır.
    Ellinci yıl önemidir; kurum oluşumunu tamamlamıştır; olgunlaşmasının sonuçlarını değerlendirme yapmak için gerekli deneyim ve birikim oluşmuştur. Elde sorgulanacak malzeme vardır.
    Yüzüncü yılın önemi; kitleler tarafından meşrulaştırılmış, kurumun yapabildikleri ve yapamadıklarıyla ilgili durum değerlendirmesi yapacak, bir sonraki yüzyılda  vazgeçilmez ideallerini ve yaratılmak istenen sonuçlarını belirleyecek  fırsatları yaratmak kritik eşik oluşturur.

Geçmişi  değerlendirelim

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başında  “net bilgi” ihtiyacımız olan alanlara karşılaştırmalı bir bakış yapmalıyız. Cumhuriyeti ilan ettiğimiz dönemde  benzer koşulları olan birkaç ülke belirleyerek, o ülkelerin yarattığı sonuçlarla, bizim yarattığımız sonuçları karşılaştırmalıyız. 
“Zihni berraklık” için ilk adım : Yargılama ile sorgulama  arasındaki farkı kavramaktır.
    Geçmişi yargılarsak, bir suçlu bulmaya yönelebiliriz. Eksik arayışımız bir  günah kezisi bularak rahatlama kolaycılığına sapabilir. Suçlu  ilan  ettiklerimizin kendilerini anlatırken  ortaya  koydukları gerekçeler ile var olan durumun  çelişkilerini ortaya çıkarmak kolay değil. Aşırı ve noksan değerlendirmelerin yarattığı israfa, özellikle de değerli insan israfına neden olabilir. Tanıklık,  yüksek sorumluluk gerektirir; iç ve dış koşullarını gerektiği kadar bilmeden yargılama yaparsak  tamiri imkansız  hata çukuruna yuvarlanabiliriz.
    Geçmişi sorgularsak, yaratılmak isten sonuç ile ulaşılan sonuç arasındaki makastaki açıklıkları nesnel bir biçimde ölçmektir. Bir günah keçisi aramadan, doğrudan gerçeklik üzerine gider; neleri yapabildiğimizi, neleri yapamadığımızı değerlendirir; başarısızlıkları etkileyen gerekçeleri ortaya koyar; yanlışlarımızı belirler ve aynı yanlışları   tekrarlamamanın yol ve yöntemlerini ararız.
    Biz, yargılamanın de gerekli olduğunu; gerekli uzmanlıkları olanların işi olduğunu düşünürüz. Adil bir yargılama, insanların güven içinde yaşamasının gerek şartıdır ve çok önemlidir. 
    Yargılama suçluyu bulmanın rahatlığını yatır. Sorgulama ise yanlış ve eksiklerin arkasındaki iç  ve dış koşuları tanımlayarak aynı yanlışların tekrarlanmasıdır; uzun dönemli geleceği güven altına almanın etkili yollarından biridir.
    
Hangi konuları  sorgulayalım?

Topluluk örgütlenmesi, insanları gözle ve sözle kontrol ettiğimiz alanlarla sınırlıdır. Toplum örgütlenmesi ise kurumların gözetim-denetimde ulaşabildiği alanlarda etkilidir.
    Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına daha sağlam adımlarla ilerleyerek yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaşmak için  bir dizi sorgulama yapmamız gerekir.
    Öncelikle  kurumlarımızın temel amaçları, yapıları, işlevleri ve kültürlerinde  öngörülen ile  ulaşılan sonuçlarını   sorgulamalıyız.
    Kapsayıcı  kurumlar ile kaliteli kalkınma ve gelişme yaratma arasındaki bağlantı, iletişim ve etkileşimin, rekabet ve işbirliklerinin dinamiklerini irdelemeliyiz.
    Çok üsten bir bakışla, düşünce sistemleri, inanç sistemleri, eğitim sistemleri, ticaret sistemleri, finans sistemleri, bilim-teknoloji sistemleri, sosyal, kültürel ve siyasi sistem, hukuk sistemi ve yönetim sisteminde  yaratmak istediğimiz sonuca ulaşmamızı  destekleyen ve engelleyen yönlerini irdelemeliyiz.
    Sistemlerin boşluklarını  değerlendirirsek, sistemlerin sisteminin boşluklarını da anlamış oluruz; ikinci yüzyılın hedeflerini belirlerken  geçmişteki engelleyici etkenleri dikkate alarak  daha nesnel bir  plan ve projelerle ilerleyebiliriz.
    Gelin Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına “yüzleşme özgüveni” ile yürüyelim ki, doğası  nedeniyle hata yapan insanın, hataları telafi edebilen mekanizmalar oluşturabilelim.