Bu yazı, 2024 yılının ilk yazısı… Herkesin sağlık, mutluluk, üretken bir yıl geçirmesini diliyorum.
Yaşam kendi kanallarında bizden bağımsız olarak akıyor. Yaşamın bize dokunan yanlarıyla ilgimizi yitirmemeliyiz. Gündemimizde önemli bir yerel seçim olduğuna göre, biz seçimle ilgili hayallerimizi, umutlarımızı, beklentilerimizi berekete nasıl dönüştüreceğimize ilişkin düşüncelerimizi yanılabilme özgürlüğünü kullanarak söylemeliyiz.
****
Elaziğ’da halk, bizim buralarda “geyik muhabbeti” denen “ kasaba kültürü gevezeliklerine” özgün bir ad bulmuş: Keklik öttürme. Yerel seçim gibi bir kentin kaderini hiç de küçümsemeyecek bir zaman kesitinde etkileyecek olanları seçerken, keklik öttürme tuzaklarına yakalanmayı “yaşama anlam katmanın” bir yerine yerleştirebilir misiniz?
Dünya geneline baktığımızda bazı temel eğilimler çok açık: Birincisi, yeni teknolojiler insanın performansını artırdığı kadar, onun yerini almaya aday. Otomasyon, otonom uygulamalar ve son zamanda genel yapay zekâ konusundaki ilerlemeler, bugün iş ve aş kaynağı olan birçok mesleğin yakın gelecekte anlamsızlaşacağını gösteriyor. İkincisi, bilinen mesleklerin işlevsizleşmesi, yeni mesleklerin türemesinin yarattığı sonuçları “bekle gör” algısıyla karşılarsak bize bedeller ödettirir. Bir “geçiş dönemi” stratejimizin, projelerimizin ve uygulamalarımızın yaşama taşınması gerekiyor
Viyana ve Paris gibi oturmuş Batı kentlerinde yerel yönetimler geçiş dönemini iyi yönetmek, insanların iş ve aş bulmasında sıkıntı çekmelerini önlemek için “zenaat kursları” açıyorlar.
Birikimleri çoğaltmalıyız
Zenaat kurslarından söz ederken ülkemizde ve Eskişehir’de yerel yönetimlerin bir şey yapmadığını söylemek istemiyoruz. Bugüne kadar yapılmış olanların “olumlu özelliklerine” yeni boyutlar eklenmesi için konunun seçim ortamında tartışılmasının ne denli önemli olduğunu anımsatmaktır amacımız…
Eskişehir’de “yerel seçim bilincini yükseltmeyi” kimlerin dert edineceğini söylemek sınırlarımızı aşmak olur. Yerel seçimlerde oy verme bilincinin yükselmesi gerektiğine ise geleceğimizi inşa etmeye önem veren herkes hak verecektir.
Yerel seçimleri vesile ederek aday olanlara soralım:
1. Eskişehir’de genç insanları iş ve aş sahibi yapmak için hangi “zenaat kursları” açılmıştır?
2. Kurs sonrasında katılanların ne kadarına iş bulunmuştur?
3. Küresel ve yerel ve yerel ölçekte gelişmeler dikkate alındığında, kursların içerik ve kapsamlarının verimini azaltan ve çoğaltan etkenler nelerdir?
4. Zenaat Kurslarını dert edinen merkezler var mıdır? Bu merkezler başka ülkelerin deneyim ve birikimini izleyerek, bizde yapılması gerekenlerle ilgili bir uyarı sistemi oluşturmuş mudur?
5. Teknolojik değişim ve dönüşümün niteliğinin gerektirdiği “asimetrik ilişkileri” karşılayacak modeller ve metotlar üzerinde çalışmalar yapılmakta mıdır?
Soruları çoğaltabiliriz, ama sorunumuz o değil. Sorunumuz, siyaseti “ dedim-dedi” sığlığından kurtararak “proje-odaklı iş yapmaya” odaklamaktır. Biz kendi adımızı yerel yönetim siyasetinin derinlik, netlik ve nitelik kazanması için yurttaş olarak gerekli değeri katıyor muyuz? İçimize yolculuk yaptığımızda bu soruya verdiğimiz yanıt, hayata yüklediğimiz anlamın da ölçüsüdür.