Bizim gençlik yıllarımızda  Kıbrıs  konusu nedeniyle  hegonomik güç lideri olan Johnson’un  diploması sınırlarını aşan mektubuna, İsmet İnönü’nün yanıtı  zihinlerimizin derinliklerinde  platin çivilerle perçinlenmiştir:  “ Yeni bir dünya düzeni kurulur; Türkiye’de o düzende yerini bulur!”
    Bugünlerde yeni bir dünya düzenine olan ihtiyacı hepimiz günlük yaşamlarımızın derinliklerinde hissediyor; büyük yapısal dönüşümün karmaşa ve yönetim yanlışlarının büyüttüğü kargaşa ortamında kaygılarımız çiğ gibi büyüyor.
    Oksijen gazetesi, Financial Times’in baş yazarı  Martin Wolf’un kitabını Ocak  2025’in ilk haftasında dağıtımını yaptı.
    Kitabın 25’inci sayfasında, “ Bir tahmine göre bugün on milyar civarında farklı mal ve hizmete erişebiliyor” diyor.
    Teknolojiden ne anladığımızı sık sık yazıyoruz: Teknoloji, insanların  çıplak gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak  bulduğu araç-gereçler ve metotlardır.

Uygarlık anlayışımızı  sorgulasak
On milyar  mal ve hizmet çeşitliliği üzerine düşünürken, The New York Times’den  Jemes Overby’nın  insanların dünyada kapladığı yer hakkında yazdıkları ilgimi çekti.
•    Dünyada yaşayan biokütle 4 milyar yılda oluştu; 1,1 milyar ton ağırlığında.
•    Dünyada her insan için 1 ton termit var.
•    Dünyanın biokütlesinin yüzde 90’ı bitkilerden oluşuyor.
•    Bitkileri  mikroplar, virüsler, bakteriler algler, mantarlar –bizi birbirimize bağlayan biyokimyasal iplikler-
•    Bütün insanların toplam ağırlıkları 120 milyon ton dolaylarında.
•    Son tahminlere göre  termitler 445 milyon ton.
•    Gezegenimizde 1.3  trilyon ton  insan yapımı şey var:
    Üretilen beton 600 milyar tondan fazla
    Kum, çakıl ve diğer yapı malzemeleri 400 milyar ton.
    Dünyamızda 2 milyar araba, araba yolları için 70 milyar ton asfalt döşenmiş,
•    İnsnlar vahşi hayvarların onda biri…
•    Ve insan…. Kendi kütlesinin 100 katı plastik kullanıyor.
Bize öğretilen ve dayatılan  tüketim ve refah anlayışının yarattığı tüketimin sınırı olmalı… Ürettiğimiz her şeyin iki kaynağı ver :Yer küre ve güneş. Güneşi  ozon tabakasını delerek tehlikeli hale sokuyoruz…Yerkürenin düzeni, dengesi ve dengesini  bozacak bir açgözlülük ve sorumsuzluk peşinde sorgusuz koşmanın zararını  gözden geçirsek iyi olmaz mı?

Ozan sezgisiyle
Bizi ve bizden sonra gelecek olanları düşünmek insan olmanın çok temel bir sorumluluğu… Bir halk ozanının dediği gibi: “ Ne yaptığını da bilmek  önemli/ Kendine de fren koyda görelim/ Bilinmez rüzgarda salınma sakın/ Kendinden değer katta da ölelim”
    Elimizde iki  aracımız var: Bilim ve sanat.  Sanatın sezgiyle eriştiği özgürlüğü, bilimin araç-gereçleri yaşamın zenginliğine  dönüştürürüz.
    On milyar mal ve hizmet gerekli mi, gereksiz mi? Sorgulamak, en değerli varlığımız canımızdan sonra korumamız gereken aklımızın gereği değil mi?