Geçtiğimiz günlerde AK Parti milletvekili Fatih Dönmez ile İl başkanı Gürhan Albayrak Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat'ı ziyaret ederek görüştü.
***
THY Genel Müdürü Bilal Ekşi ile yardımcısı Levent Konukçu'nun da olduğu görüşmeyi il başkanı Gürhan Albayrak sosyal medya hesabından “Eskişehir'imiz için büyük hayallerimizden birini gerçekleştirme yolunda gayrete devam” sözleriyle duyurdu.
***
Paylaşımda görüşme ile ilgili bilgi verilmediği için, biz bu söz konusu ziyaret ve görüşmeyi Eskişehir'den yurt içi uçak seferlerinin yeniden başlatılması girişimi olarak tahmin ettik ve yorumladık...
***
Umarız bu ziyaret, Uluslar arası hava limanına sahip olmasına rağmen yurt içi uçuşları olmayan, özellikle Ege ve Akdeniz'e hava ulaşım talebi olmasına rağmen, yıllardır başlatılmayan seferlerin başlatılması içindir...
***
Eğer gerçekten söz konusu ziyaret Eskişehir'den yurt içi seferlerin yapılması talebi doğrultusunda bir girişim ise en azından gayret gösterdiklerini düşünür ve kendilerine “Eyvallah”deriz...
Hatta...
Eskişehir'den yurt içi uçak seferlerini başlatmayı başarırlarsa, şehir adına da kendi adımıza da kendilerine teşekkür bile ederiz.
***
Ancak.
Ziyaretin ardından hiçbir şey çıkmaz ya da şehirle alakası olmayan bir şey çıkarsa, o zaman ikide bir “Ne oldu o ziyaret? Hani Eskişehir için büyük bir hayali gerçekleştiriyordunuz?” diye ikide bir hatırlatırız.
Bizden söylemesi!

TARTIŞMADA İKNA VE İFLAH OLAMAMA HALİ!

Eskişehir'de yaşanan korkunç olayı biliyorsunuz.
Oynadığı bilgisayar oyunundan etkilendiği iddia edilen, bazı guruplarla ilişkisi olduğu ileri sürülen, tahminime göre de ruhsal kişilik bozukluğu olduğunu düşündüğüm 18 yaşındaki bir genç, parkta oturan biri ağır 5 kişiyi bıçaklayarak yaralıyor.
***
Dün bir ortamda sohbet ederken konu sığınmacılardan açıldı.
Ülkede sığınmacıları kesinlikle istemeyenlerle, sebep oldukları  tüm olumsuzluklara ve bir partinin misafiri gibi görülmeye başlanmalarına rağmen, onların da insan olduklarının unutulduğunu savunanlar ortamda ateşli bir tartışmaya başladı...
***
Bir müddet devam eden tartışma, ortamda tartışmanın  taraflarından birinin sorduğu bir soru ile başka bir boyut kazandı.
Eskişehir'de yaşanan ve yazının başında anlattığımız korkunç olayı hatırlatan kişinin sormuş olduğu soru şuydu:
“O vahşeti o Türk genci yerine bir mülteci genç yapmış olsaydı ne olurdu?”
***
Herkesi afallatan soruya “Çok şey olurdu çok” diyenler oldu, “Türkiye ayaklanırdı” diyenler oldu, “Maazallah telafisi mümkün olmayacak olaylar yaşanabilirdi” diyenler oldu.
Ancak...
“Yarın bir gün onların da benzeri korkunç olaylar gerçekleştirmeyeceklerinin garantisi mi var” diyenler de oldu.
***
Velhasıl...
Tartışmanın yaşandığı ortamda mültecileri kesinlikle ülkede istemeyenler ile mültecilerin de insan olduklarını söyleyenler ne birbirlerini ikna edebildi ne de birbirlerinin görüşlerine hak verebildi.
Dinleyen taraf olarak bize göre de endişe duymamıza neden olan işin bu ikna ve iflah olmama haliydi...

ARTIK CHP'Yİ ELEŞTİREBİLİR MİYİZ?

CHP'de gördüğümüz yanlışları dile getirdiğimizde ya da bazı tutum,davranış ve söylemleri eleştirdiğimizde bazı CHP'lilerden tepki görüyorduk.
***
Dile getirdiğimiz yanlışlar ve yaptığımız eleştiriler karşısında reaksiyon gösteren bazı CHP'li isimler “Dünyanın hiçbir yerinde iktidar dururken muhalefet eleştirilmez” diye verip veriştiriyorlardı.
***
Madem CHP'liler  “Şu anda birinci partiyiz. Bu iktidar da gidici. Şu anda iktidar sayılırız. Sadece resmen iktidar olacağımız seçim gününü bekliyoruz.”diyor, o halde biz de onların söylediği gibi yapıp, yani,  CHP'yi iktidarmış gibi farz ederek, dünyanın her yerinde olduğu gibi CHP iktidarını eleştirelim!
***
Dilruba isimli bir kadın sokak röportajı için uzatılan mikrofona üç dakika bir konuşma yapıyor.
CHP'nin dokuz ayda yapamadığı muhalefeti resmen 3 dakikada yapıyor.
Röportajın ardından üç gün içinde tutuklanıyor kadın.
CHP'den ise “Bu yanlıştan dönülmeli”falan gibi yuvarlak lafların dışında ne bir eylem ne de bir söylem var.
***
Galiba kendilerinin dokuz ayda yapamadığı muhalefeti Dilruba'nın 3 dakikada yapması rahatsız etmiş olmalı.
İnceden bir kıskançlık da yaşanıyor olsa gerek!

NİTELİKLİ DOLANDIRICILIKTAN NE FARKI VAR?

Siyasette partisinden istifa ederek başka bir parti kuranların yaptığı anlaşılır bir harekettir.
Fikir ayrılığına düşülmesi ya da başka haklı gerekçelerin olması bunu doğal kılabilir.
***
Partisinden istifa eden seçilmişlerin bağımsız kalması da bir ölçüde tolere edilebilecek bir davranıştır.
***
Ancak en ilkeli hareket, partisinden kendince haklı gerekçelerle istifa edenlerin seçildikleri görevden de istifa etmeleridir.
***
O yüzden...
Başka partinin seçmenlerinden aldığı oyla seçilen milletvekili ve belediye başkanlarının, partisinden istifa edip, bir başka partiye geçmek suretiyle seçildikleri makamı bir başka partiye taşımasının, nitelikli dolandırıcılıktan farkı yoktur.
Seçmeni kandıran siyasetçi  günü ve ekonomik geleceğini kurtarır belki ama siyasi geleceği olmaz...