Bizim “yobaz Takımının” gelmiş geçmiş önde gelen isimlerinin adeta putlaştırdığı Osmanlı’nın son padişahlarından Abdülhamit var ya…
İşte o padişah adıyla, sanıyla yine gündemde. Niye derseniz, demeyin!.. Nedenini iyi kötü biliyorsunuz. Yine de kısaca hatırlatalım. Aynı adı taşıyan bir medya fenomeni, Kadın Voleybol Milli Takımının yıldızlarından Ebrar Karakurt’un bir fotoğrafını alıntılayarak birkaç satır yazar;
-Ebrar, sana zor tahammül ediyoruz. 
Milli takımın ası alta kalır mı?
-Boş yapma Abdülhamit!.. 
Vay sen misin bunu yazan?. Kızımızın ne altı kaldı ne üstü!.. AKP’nin yönetici takımından-Ankara’nın sabık Büyükşehir Başkanından, partinin tutulmuş trollerine varasıya binlerce kişi. 
-Sen nasıl ulu hakanımıza hakaret edersin? 
Ortada padişah Abdülhamit yok ama, ne fark eder? 


Batı kültürü ve sistem.


Geçen Perşembe günü Barış’lardan dışarda olanı, Terkoğlu bu konuya değindi Cumhuriyet’teki yazısında. Örneğin, o takımın önde gelenlerinden Kadir Mısırlıoğlu’nun anlatılarından örnekler vererek.
Fesli Kadir efendi, Abdülhamit’in kızı Şadiye Sultanı hasta yatağında ziyaret eder. Görür ki, Sultan’ın başında başörtüsüne benzer bir şey yok. Üstelik dudaklar rujlu. Fesli, bu hali eleştiren birkaç kelime eder ki, dersini alır;
“-Biz babamla, bana aldığı piyanoda klasik batı müziği meşk eder, eğlenirdik!” 
Barış Terkoğlu bir not daha düşer Abdülhamit’le ilgili araştırmalarından. Buna göre padişah kadın resimleri de yapan, ünlü bestecilerin klasik eserlerini dinlemekte olan biriymiş. Üstelik bizim klasik müziğine eleştiriler de yöneltmekte; 
-Bizim musikimiz, insanın uykusunu getiriyor!..
Haksız da sayılmaz hani. Terkoğlu’nun son sözü; 
“O’nun batı kültürüyle derdi yoktu. Esas sorunu sistemin (yarattığı rejimin) devam etmesiydi.” 


‘Eski’ şehre ‘yeni’ stat!


Bizim Gazeteye bakıyorum, boş bir stat görüntüsü, görüntünün ön planında bir tanıdık isim;
-Milletvekilimiz Utku Çakırözer…
Altında, Çakırözer’den bir çağrı yer alıyor:
-Bu stadın adı, eski adı konsun: Atatürk…
Ah be sayın vekilim!.. Bu çağrıyı yapmayan Eskişehirli kalmadı ki.  Ta baştan gündeme geldi bu isim meselesi. Nerdeyse bir 10 senenin meselesi.  En başta bizim Engin Bayrı, meslektaşlarımın çoğu yazdı;
-Eskişehirspor Efsanesinin yaratıldığı sahne yıkılacak eyvallah da, bari adını yok etmeyin…  
Ettiler, inadına yok ettiler! Çünkü yeni stadı alayıvala ile yaptırıp açan iktidar mensuplarının, eski stada adını veren Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ümüze alerjileri olduğunu bilmez misin? O’nun yerine geçecek bir başka “ünlü isim” bulmakta zorlandıklarından, ya da Eskişehirlilerin daha fazla tepkisini çekmekten korktukların “ortalama bir isimde” karar kıldılar!..
-Eskişehir Yeni Stadı!.. 
Düşünmüş olmalılar ki, aynı zamanda; 
“-Eski bir şehre, yeni bir stat yaptık” algısı da yaratmış oluruz!.. “
Bilmezler ki Eskişehirli, hinoğlu hin buluşu algıları yutmaz ve teslim olmaz. Diyeceğim o dur ki, stadın adını. “Abdülhamit Top Sahası” yapsanız daha makbul olurmuş!.. Ne de olsa; 
-Eskişehir ahalisi, Abdülhamit hazretlerinden daha bir çağdaştır!..

Bir Saim Günal 
geçti bizim ilden


Saim Günal da veda etti bizlere, Eskişehir’e..
Şehrimizin kalbur üstü eğlence mekanlarının, düğünlerin, konserlerin ve özel davetlerin vazgeçilmez ismiydi. 
Sakarya’nın arşivlerinde arasam bulurum muhtemelen. 970’te olmalı Saim arkadaşımın “ilk tanıtım” haberini yapan biriydim. 
O zaman öğrenmiştim Hatay Antakyalı olduğunu. Askerlik zamanı geldiğinde yolu Eskişehir’e, Orduevi’ne düştüğünü… Çok sonra öğrenmiştim müzikten anlayıp, güzel sesini burada geliştirdiğini. 
Yine o yıllarda Hürriyet Haber Ajansı’nda çalıştığım kısa sürede, Akademimizin “halka açık dil kursunda” bir daha karşılaştık. Ders arasında zamanın klasiklerini birlikte geçerdik.
Ve sonraları giderek ünlendi Saim. Efendi kişiliği ile her kesimden saygı görmeye, sesini daha geniş kitlelere ulaştırmaya, sevilmeye başlamıştı. Aynı mekanlarda rastlaştığımızda, “Bu Şarkıyı Hüsnü Abi’nin çok sevdiğini biliyorum, beraber söyleyeceğiz” diyerek mikrofonu uzattığı olurdu.
Akran olduğumuzu bilir, ona rağmen pek çok kişi gibi “Hüsnü Abi” derdi bana…
Gittiğin yerde huzur içinde uyu güzel insan, sevgili kardeşim. 
-----------------------------