Milli voleybolcu Ebrar Karakurt, sosyal medya hesabından ay-yıldızlı formalı müsabaka fotoğraflarını ''savaşa savaşa kazanıyoruz'' yazısıyla paylaşınca; spora, sanata, kadına ve dahi her güzel şeye düşman olan Abdülhamid adlı bir soytarı tarafından "Müslüman Türk milleti olarak sana tahammül etmeye devam ediyoruz" yorumu gelmiş. Karakurt'un cevabı ise oldukça çarpıcı olmuş. Ebrar üzerinde "Boş yapma Abdülhamid" yazan bir pankartla çekilmiş boy fotoğrafını sosyal medyaya koymuş. Öyle ya, kadın saçının görünmesine dahi tahammülü olmayan adamlarının karşısına şortla çıkıp voleybol oynuyorlar. Bir başkası, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı da yarışta geri kalmamış ve Milli Voleybolcunun cinsel tercihini ön plana çıkararak nefret söylemini yapıştırmış: "Sen bir LGBTL’lisin, atın bunu takımdan". Acaba bu “boş yapanlardan” hangisinin Avrupa şampiyonu olan kadın voleybolcularımız kadar yurduna katkısı oldu? Dünyaca ünlü The New York Times kadın voleybol takımımızın başarılarını gündemine almış: “Sorunların ortasındaki Türkiye, kahramanlarını Kadın Voleybol Takımı’nda buldu. Türkiye, Filenin Sultanları olarak adlandırdığı kadınların başarısının tadını çıkarıyor.” Cumhuriyetin 100. Yılında Cumhuriyet devrimlerin kadına verdiği değer, bir spor dalında kadınlarımızı dünyanın en iyisi yapıyor. Şampiyon olup, altın madalya boyunlarında “erik dalı” oynayan kadın sporcularımız, laikliğin ne kadar önemli bir değer olduğunu yüzümüze smaçlıyor…
Kendilerini “Müslüman-Türk” olarak tanımlayan, “ben yapamadım sen de yapmayacaksın, ben olamadım, sen de olmayacaksın” diyen mesleksiz, cahil güruh aynı zamanda kendilerini onay makamı olarak görüyor ve zihinlerinde oluşturdukları yanlış hayatı başkalarına dayatma görevini üstleniyorlar. “Boş Yapan Abdülhamidler” sayesinde artık milyonlara tercüman olacak yeni bir jargonumuz oldu. Arama motoruna “boş yapma Abdülhamid” yazınca yüz binlerce sonuç alıyorsun. En zor durumda olanda iktidar elemanları. Sırtlarını tarikat ve cemaatlere dayayarak bugünlere gelmiş olanlar, olup biten karşısında ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Kadın voleybol takımını kutlasalar bir türlü kutlamasalar başka türlü. Türk kadın voleybolcuları her dönem ayrımcılığa, tacize, saldırıya maruz kaldı. Milli takıma “Milli Utanç” başlığını atabilen gazetemiz var bizim. İstemiyorlar böyle bir başarıyı, çünkü onların başarısı çağdaşlığın, ilerlemenin ve laikliğin başarısı. Yemezler, biz voleybolu da voleybol oynayan kızları da çok sevdik. Gözlerindeki ışıltıyı, dimdik duruşlarını, zekalarını, güçlerini ve güzelliklerini sevdik. Onlar bize Atamızdan yadigâr. Uğradıkları hakaretleri, sataşmaları, tacizleri, şorttu, bacaktı diye konuşanları susturmanın zamanıdır. Çağdaş kadının tokadı çok güçlüdür, kimse yemek istemez. Boş yapmayı bırakın, gölge etmeyin başka ihsan istemez…