“Dünyanın, aldatanlar ve aldatılanlardan oluştuğunu göreceksiniz.” diyor, Honore de Balzac.

İnsanlık tarihi bugün, nüfus yoğunluğu bakımında en yüksek seviyesine ulaşmış görülüyor.
2024 verilerine göre dünya nüfusu, 8 milyar 100 milyon civarındadır.

Gelişen teknolojiyle küçülen dünya, beslenme, eğitim, sağlık, barınma ve güvenlik açısında büyük sorunlarla boğuşuyor.

İnsanlık tarihi aynı zamanda, dinozorlardan bu yana en kötü küresel ve kitlesel yok oluşla da karşı karşıya kalabilir.

Uzun süreden beri; insanların doğal kaynakları geri dönülmez bir biçimde sömürdüğü gerçeği olanca çıplaklığıyla ortada.

Yakın zamanda yaşadığımız ve bütün dünyada hayatı durma noktasına getiren COVID-19 pandemisi.
Sürekli mutasyona uğrayarak yeni varyantlarla veya benzer şekillerde, her hangi bir zaman diliminden dönüş yapabilme olasılığı olanca ciddiyetiyle yanı başımızda hali hazırda duruyor.

Bu çağda buna benzer durumlarla sık sık karşılaşacağımız aşikar.
İnsanları, hayvanlar gibi şehir dediğimiz çiftliklere benzer yerlere doldurarak kitlesel yok oluşu hızlandırıldığı düşünmeden edemiyoruz.

Beton yığınların ekildiği verimli düz ovalarda doğayı yok ederek çevrecilik yapanlar.
Şehirlere sıkıştırılan milyonlarca insanın karnını doyurmak için yapılan yolların, taşınan suların, kesilen ormanların, ekonomik değer açısında raporlarla devşirilen maden sahalarının…

Kirli havanın, suyun, doğanın…
Kendinden başka hiçbir canlıya yaşam hakkı tanımayan insanoğlunun…
Bu ne ilk ne de son kabahati olacaktır.

Yok olmaya ramak kalmış bu dünya, 8 değil 10 milyar insanı da rahat rahat besler ancak mevzu nüfustan öteye insanca yaşayabilen kaç insan ve kaç ülke var onu söyleyin.

İnsanları çiftliklere toplar gibi düzensiz şehirler yaratarak, kervanı yolda düzmenin maliyeti ve bedeli çok ağır ödeniyor.

Bir deprem ülkesinde, insan hayatı çok ucuz, ama fevkalade karlı tarafları var demek ki!
Yapılıyor yıkılıyor, yapılıyor tekrar yıkılıyor, yok denecek kadar az sorumluluk, çok kazanç, az ceza, çoğu çürük…
Altı 4 kat üstü 8 kat, yatay mimari yerine dikey, biraz rant, şehirlerde daha büyük kat kat rant. 
De Balzac bu dünya; aldatanlar ve aldananlardan oluştuğunu göreceksiniz dememiş miydi? demişti.
Görüyoruz; çiftlikler ve şehirlerin bitmeyen sorunlarıyla hayat devam ediyor…