Deprem sonrasında yaşanan can kayıplarının derin acısı 
Cenazelerine ulaşamayan insanların çırpınışları 
Sağ kurtarılan ve farklı yerlere götürülen birbirine ulaşamayan aile fertlerinin arayışları 
Yaralı kurtarılanların bazen ampute edilerek devam eden tedavileri 
Her biri ayrı bir üzüntü kaynağı olmaya devam ediyor.
Enkaza dönüşen binaların yıkıntısının içinden eşyalarını, anılarını bulmaya çalışanların yaşadığı hüzün de kelimelere sığmayacak şekilde tarifsiz.
Derin duygusal travmalar bir yanda depremin üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine karşın yeterli gıda ve güvenli bir ortamda barınma gibi temel ihtiyaçlar karşılanamadı.
Hala çadıra bile ulaşamamış olan aileler var.
Bölgeye çeşitli kurumlar tarafından yapılan gıda yardımının da bir süre sonra azalacağı yönünde endişeler yaşanıyor.

Bahsettiğimiz ve çeşitli şekillerde çözümlenebilecek maddi eksikliklerin yanında çok derinlikli sorunlardan biri de maalesef ‘kayıp çocuklar’ sorunu.
Bu önemli konunun üzerinde duran STK’ların ve muhalefet partilerinin çabalarına karşın kamu yönetimi tarafından yapılan güven vermeyen açıklamaları ise ne yazık ki büyük bir üzüntü ile izliyoruz.  
Kişisel olarak depremi duyduğum ilk andan itibaren yaşadığım kaygılar ne yazık ki gerçekleşmiş durumda.
Böylesine büyük bir afet olayında “Çocukların kaçırılma ve istismara uğrama riskine karşı” devlet tarafından hiçbir önlem alınmamış olması gerçekten kabul edilebilir bir durum değil.
Arama kurtarma ekipleri tarafından enkazdan çıkarılan ama sonrasında ne olduğu anlaşılmayan çok sayıda çocuk olduğu biliniyor.
Yanıt bekleyen sorular çok.
Sağ kurtarılan ve resmi kurumlara bildirilmeyen, kayıtlara geçirilmeyen çocuklar olduğuna dair iddialar Bakanlık tarafından araştırıldı mı?  
Kurtarılan ve kimliği tespit edilemeyen çocuklar nerede?
Aileleri vefat etmiş olan çocukların hepsi devlet korumasına alındı mı?
Yaşamını yitirmiş çocukların kimliklendirilmesi ne zaman tamamlanacak?
CHP ihbar hattına aileleri tarafından kayıp olarak bildirilen 15 yaşın altındaki 34 çocuk nerede? 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı “Refakatsiz hiçbir çocuğu derneğe, vakfa teslim etmemiz söz konusu değil” demişti.
Oysaki Gaziantep’ten Sakarya’ya getirilen 9 yetim çocuğun bir tarikatın kuran kursuna yatılı olarak yerleştirildiği ortaya çıktı.
Ailesine veya devletin ilgili kurumlarına teslim edilmesi gereken çocuklar tarikata nasıl verilebildi?
Depremzede çocuklarla ilgili çocuğun temel haklarını yok sayarak, görevini yapmayan sorumlular hakkında bugüne dek herhangi bir soruşturma açıldı mı?
Bildiğimiz kadarıyla hayır.
Tekrar anımsatalım.
Devlet, ülkede yaşayan bütün çocukların güvenliğinden sorumludur. 
Bu görevini hiçbir kişi ya da kuruma devretmesi söz konusu değildir.
“Helalleşme” ile de bu sorumluluktan kurtulamaz.

Üzgünüz.
Çok çok üzgünüz..