Cumhuriyetimizin ilk yüzyılını büyük bir coşkuyla kutluyoruz.

Kırmızı beyaz bayraklarla süslenen balkonlar, pencereler, işyerleri, sokaklar, tramvaylar muhteşem bir görsel şölen oluşturuyor.

Küçük çocuklar başta olmak üzere her yaştan Cumhuriyet tutkunları, Atatürk sevdalıları şiirler, şarkılar, danslar eşliğinde heyecanını paylaşıyor.

Milyonlarca kişi böylesine coşkulu bir duygu yoğunluğu yaşarken 100. Yıl kutlamasının iktidarın gündeminde diğer yıllardaki kutlamalar kadar bile yer bulmaması elbette ki ilginç bir durum.

Yaşananlara bakılınca “Aranan bahane bulundu” durumunu yaşıyoruz da denilebilir.

İsrail Filistin savaşı öne sürülerek kutlamalar iptal ediliyor.

Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümünün bir gün öncesinde iktidar partisi tarafından Atatürk Havalimanında Cumhurbaşkanının da katılacağı “Büyük Filistin Mitingi” düzenlenecek.

Parantez açarak belirtmekte yarar var dünyada savaşa karşı düzenlenen tepki eylemlerinde devlet başkanı seviyesinde katılım olmadı.

Etkinliğin bu yönüyle siyaseten tartışmalı olduğu da ayrı bir başlık.

Filistin’e destek amacıyla binlerce kişiyi buluşturan iktidar partisi hemen ertesi günde 29 Ekim 2023’te Cumhuriyetimiz için kitlesel bir etkinlik düzenlemeyi gerekli görmedi.

“Cumhuriyeti değersizleştirmek” adına yapılanları anlamak gerçekten de mümkün değil.

“Savaş var” diyerek Cumhuriyet Bayramı kutlamasını iptal eden büyükelçinin düğüne katılması yine aynı gerekçeyle kutlama programlarını iptal eden devletin kanalı TRT’nin eğlenceli müzik programlarını sürdürmesi samimiyetsizliğin göstergesi olarak karşımızda duruyor.

Yapılanlar, yaşamlarını hiçe sayarak yedi düvele karşı mücadele eden, topraklarımızı savunan, bağımsız bir ülke olmamızı sağlayan şehitlerimize, kurtuluş savaşının eşsiz kahramanı büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e saygısızlık değil de nedir?

İktidarın laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş yıldönümünde neredeyse derneklerin kuruluş yıldönümü seviyesine indirilen kutlama programları yapması kabul edilemez.

Cumhuriyetimizin 75. Yıl kutlamalarını anımsayınca aradan geçen 25 yıl sonra gelinen duruma üzülmemek elde değil.

Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanının kendilerinin de içinde olduğu çok sayıda kutlama programının yanı sıra illerde kamu yönetimi tarafından oluşturulan 75. Yıl kutlama komiteleri ile etkinlikler planlanmıştı.

Eskişehir’de meslek grubu temsilcilerinin yer aldığı tüm toplum kesimlerinden katılımın olduğu çok görkemli bir 75. Yıl yürüyüşü yapıldığını anımsıyorum.

Sadece yurt içinde değil dış temsilciliklerde de yoğun etkinlikler yapılmıştı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in davetlisi olarak 14 Devlet Başkanı ve 80 ülkeden gelen özel temsilciler Anıtkabir’i ziyaret ederek 75. Yıl gururuna ortak olmuşlardı.

Anıtkabir 75. Yıla özel çiçeklerle farklı bir özenle donatılmıştı.

Emperyalist güçlere karşı verilen kurtuluş savaşı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, halkın egemenliğini kazandığı, verilen eşsiz mücadele ile dünya tarihi için de mazlum milletlere örnek teşkil eden yeni bir dönemin başlangıcıdır.  

Son yıllarda,

Deprem

Pandemi

Savaş

Hastalık

Bahaneleriyle Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını gölgelemek isteyenler bilmelidir ki, ne yaparlarsa yapsınlar “Halkımızın kalbindeki Cumhuriyet sevgisini” silemeyecekler.

Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır”.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı kutlu olsun.