Bazen daha önce yazmış olduğunuzu yeniden gündeme getirmek istersiniz. Sosyal medyada bir dostumun anımsatması üzerine 2021 yılında yazmış olduğum ve içinde bulunduğumuz durumun nedenlerini pek güzel anlatan bir yazıyı bu nedenle tekrar yayınlamak istiyorum…
Hegel, “özgürlüğe eriştirecek eğitim, genç insanların erken yaşta kendi doğrularına ve akıllarına başvurabilme alışkanlığı kazanmalarını gerektirir” demişti. Aslında aydınlanmayı ve insan olabilmeyi tanımlıyordu tıpkı Sokrates’in, “eğitim boş bir kabı doldurmak değil, kıvılcımla ateş yakabilmektir” dediği gibi. Sorun sadece dünyayı anlamaktan yoksun kalanların varlığı değil, bunların kullanılış şekli. Okuduğunu anlamayan, duyduğunu yorumlayamayan ya da ön yargılarla okuyup öğrenen birinin tek başına varlığı sorun yaratmıyor doğal olarak. Ancak sorun, bu okuduğunu anlamayanların bir araya gelip kalabalıklar oluşturarak aklını ve iradesini, gücünü kötüye kullanan mevcut iktidarların emrine vermesi olarak gözüküyor. Böyle yanıyor kurunun yanındaki yaş. Eğitilmiş bireyi tekrar eğitmek kolay mı? Önce bildiklerini unutması lazım, yeni şeyler öğrenmek yetmez eskilerden temizlenmek arınmak lazım. Bunun içinde yıllardır senin için biriktirilen kutsalları gözden geçirmektir ilk yapılacak olan…
Nedir bu kutsallar? Önce sorgulaman gereken şey “vatan” ve “milliyetçilik” kavramları hakkında sana öğretilenler ve dayatılanlardır. Vatan sevgisini vatanı kendi çiftlikleri gibi görenlerden öğrenmemek lazım. Milliyetçiliğin özü yurtseverliktir, yoksa benim milletim diğer milletlerden daha üstün demek değildir. Yaşadığın toprakları elbet seveceksin, benimseyeceksin. Birlikte yaşadığın halkı da. Milliyetine, meşrebine, soyuna, sopuna bakmayacaksın, ayırmayacaksın. Milliyetçilik faşizme savrulabilirken yurtseverlik hep dimdik insanlığın yanında yer alır. Bir sonraki sorgulayacağın kutsalın ise doğumundan sonra önünde bulduğun sana dayatılmış olan dindir. Din aslında hayattan çıkarken onu yaşamdan koparıp senin için kutsallaştırmışlardır. Oysa kutsalın ne kadar az olursa hoş görün o denli çoğalır. Din adına sana öğretilenler kendi iktidarlarını ayakta tutabilmek için lazım olanlardır. Sorgulamana izin verilmez, biat kültürünü oluşturur, itirazı köreltir. Tanrıyla arana girene izin vermemek lazım. “Gelenek” ve “görenekleri” de gözden geçirmek önemlidir. Hangisini yaşatılmalı, hangisini çöpe atmalı ayırmalı insan. Gerekli olanları pamuklara sarmalayıp saklamak, hatta daha iyileştirip yüceltmek gerekirken, bazılarından artık hızla uzaklaşmak gerek. Bunun ayırımı ancak iyi eğitim alarak bilgi sahibi olup, yaşamı anlamakla mümkün. Şu dünyada yaşadım diyebilmek için kullanışlı salaklardan olmamak lazım. Hayatı öyle bir yaşamalısın ki, kapanışta gözün kapalı sırtüstü yatarken kendini ayakta alkışlayabilmelisin…