İnsanı diğer canlılardan farklılaştıranın aklı olduğunu biliyoruz. Aklımız dediğimizde kafatasımızın içinde özenle sakladığımız beynimiz. Öyleyse en azından insan olabilmek için, bu muhteşem organımızı geliştirmenin en kestirme yolunu bulmalıyız. Beynimizi geliştiren en önemli unsurlar karşılaşmalar ve okumaktır. Karşılaşmalar biraz şansa bağlı olsa da içinde kendi bilinçli yönlendirmelerimizi de barındırır. Okumak ise çocukluktan başlayıp uzun alışkanlıklar ve egzersizler sonucu elde edilen, bizzat kendimizin başardığı bir sanattır. İnsan olmak için atacağımız adımlara kitaplar yardımcı olur. Akıl, bilim ve sanatla donanarak düşünmek, yanlışlıkları, çirkinlikleri, adaletsizlikleri, eşitliksizlikleri, bağnazlıkları yeryüzünden silmek için mücadele etmek yakışır insana. Okuyarak özgürleşiriz. Bilgisizliği, önyargıyı, bağnazlığı, hoşgörüsüzlüğü ve kör inançları yenecek güç olan bilginin kaynağına ancak okuyarak ulaşırız. Francis Bacon, “Yalanlamak, reddetmek, inanmak, kabullenmek, konuşmak, nutuk çekmek için değil; tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku” diyor, kitap sevdalısı Maxım Gorki ekliyor: “Bende iyi olan ne varsa hepsini kitaplara borçluyum… “
Orhan Tüleylioğlu’nun “Yalnız Kitap” adlı yapıtında aktardığı, Dünya Yazın Tarihi’nin yazarı Antal Szerb’den aktardığı bir paragraf bize tarihsel bir sergi sunuyor: “Montaigne’in büyük yeniliği düşünsel anlamda bencilliği keşfetmesidir. Shakespeare tüm zamanların en büyük oyun yazarıdır. Cervantes’in romanı roman tarihinin en büyük dönüm noktasıdır. Avrupa insanı Goethe’de kendisine saygı duymuş ve kendisini ari yüceliklere çıkarmıştır. Balzac, insan doğasını anlamak için gerekli belgelerin en büyük deposudur. Baudelaire’in düşünsel bildirisi kötümserliktir. Mark Twain gerçek bir halk dâhisidir. Aşkı için düello yapmış Rus yazarı Puşkin’in tarihsel dönüm noktası Palto’nun yayımlanış tarihidir. Kafka, öykülerine insanın kötü niyetli yüksek mevki sahibi insanlara karşı verdiği umutsuz savaşı katmayı başaran tek kişidir...” Okumayı yaşamsal bir işlev ve karşı konulmaz bir zorunluluk sayan gerçek okuyucu yaşamın en büyük gereksinimidir. Dünya küçük bir iyiliğe yakıcı bir biçimde gereksinme duyuyor ve mutlak iyi insanlara ihtiyaç varsa kaynak kitaplardır. Kitapları seven kişi kötü insan olamaz…