USC Marchall School of Business’ in verilerini  alıcı bir ruhla yorumlamaya çalışalım.

Veri depolamanın maliyeti hızla düşüyor, 1 gigabayt veri depolamak için;    
•    1960’larda         :   2.000.000 ,0     $ 
•    1980’lerde         :      200.000, 0     $
•    2000’lerde        :         7.70 $
•    2017’de        :         2.0   $ gerekiyordu.

Bugünlerde hangi düzeye indiğine  ilişkin veriye erişemedim.

Çağımızda rekabet gücü yaratmanın ve geleceği güven altına almanın temelinde, veri üretme, depolama, işleme, veriden yeni bir nesne ve yeni iş yapma metotları geliştirme  var. 

Herhangi  bir alanda talep varsa, girişimciler, iş insanları, sermaye ve kamunun ilgisini çeker, o alana yatırımların akışı hızlanır; rekabet artar.

Veri  konusunda kanıt arıyorsanız işte size Çin gerçeği: Mart ayının ilk yarısında  Çin’de Ulusal Halk Kongresi’ nin  toplantılarını CGNT’ de izledim. Çağımızın  “kalkınma mucizesini” yaratan bu büyük ülkenin olumlu sonuçlar yaratan kararlarının arka planını anlamaya çalıştım. 

    Ulusal Halk Kongresi  ülkenin bütün sorunlarına yönelik kararlar aldı; ama üç alanı öne çıkardı:

•    Gelecek 5 yılda ileri teknoloji alanına odaklanılacak,
•    Veri konusunda sorumlu kurumlar geliştirilecek,
•    Finans sisteminde çeşitlenme ve  erişilebilirliği artıran düzenlemeler yapılacak.

Meşhur sözdür: Amerika’yı yeniden keşfe gerek yok… Şimdi  bizim de seçimlerimiz var… Ülkemiz insanının gündemini Çin’deki gündemle karşılaştırarak nereye gittiğimizi anlamamız mümkün.

Bizim iş yaşamımızda da  ileri teknolojilere geçiş yapılması gerekiyor…İleri teknolojinin gereği olan nitelikli  işgücü  arzını artırma da ivedi sorunumuz. Finans  araçlarını çeşitlendirme ve erişilebilirlikte net tanımlara ve hedeflere  ihtiyacımız var…Özellikle veri konusunda  hiç iyi olmadığımızı  hep birlikte idrak etmeliyiz.

Orta gelir tuzaklarını kırmak ciddi bir gündeme sahip olmakla mümkün. Çok sayıda   ülke insanı gelirlerini son  20 yılda artırdı…Ülkelerin birçoğu  kişi başına milli gelirde 13 bin doları, bazı ülkeler de 25 bin doları aştı. Biz de gelişmiş ülkeler kervanına katılabiliriz. Yeter ki  bilimin, bilginin, adaletin, hukukun, ahlâkın gereklerini yerine getirelim. 

Yeter  ki  verinin  değerini kavrayalım, kanıta dayalı olmayan düşüncelerin  esiri olmayalım.