İlaçlı böbrek filmi çekilmeden önce ilaç alerjisine karşı asistan hastaya sorar!
-Daha önce bu film çekildi mi amca?
-Evet çekildi.
-Böyle ilaç verildi mi kolundan?
-Evet verildi.
Asistan daha ilacı kolundan verir vermez hasta şoka girer ve mosmor kesilir.
Bir panik ve koşuşturma, derken müdahale, boğazına hortum sokmanın ardından hasta yoğun bakıma alınır.
Asistan tonla fırça yer tabi.
Hastaya sordum dese de kimseyi inandıramaz.
Hasta yoğun bakımda kendine gelir gelmez, asistan hemen yanına koşar.
-Hani bu ilaç sana verilmişti?
-Heee verildi. Ve gene böyle olmuştum der.


Trajikomik belki ama nerdeyse memlekette her gün buna benzer durumlar yaşandı veya yaşanıyor.

Sağlıkta, eğitimde, trafikte, alışverişte, yolda, yürüyüşte, evde, parkta, sokakta, özelde tüzelde, alacakta verecekte neredeyse hayatın her alanında, olanca hızıyla devam ediyor.

Aslında hep böyle... Yok artık dedirtecek noktada gidip gelirken birkaç örnekle hatırlayalım.

Bir adam sinek yuttuğu için ilaç içmiş. Neden yaptın sorusuna da, içimdeki sinek ölsün diye demiş.

Çakmakla tüp kontrol etmeye çalışan adam, iki ocak söndürdü. 

Düğünde iki grup arasında, siz bizden daha fazla oynadınız kavgası düğünü birbirine kattı.

“Uyuşturucuya Hayır” eylemine katılıp 540 gram esrarla yakalanınca tutuklanan Doğanlar mahallesi muhtarının eşi de 4 kilo esrarla yakalandı.

Kayseri de tren yolunda ilerleyen alkollü şoför, selektör yapar ancak, üzerine gelenin tren olduğunu son anda fark edince kendisini araçtan atarak canını zor kurtarır.

Düğünde istek şarkı kavgasında 22 yaralı. Sayının artmasından korkuluyor.

Evden kaçan karısını 20 gün sonra bir üst katta bulan adam, bir türlü kendisini toparlayamadı gitti.

Havuza klor yerine asit dökerek 18 turistin zehirlenmesine neden olan kişinin savunması merak ediliyor.

Fırında 4 erkekle basılan kadın, “Bana hamur açmayı öğretiyorlardı” demesi oldukça ikna edici, izahatıyla zirve yapalı fazla bir zaman olmadı.

Yıllardır bu ülkede, her seçim döneminde milleti ikna eden kimi siyasetçilerinde, girişteki fıkradan ve memleketin dört yanında yaşanan olaylardan pek farkı yok sanki.

Enflasyon, döviz, faiz, siyaset ve günlük yaşamda yaşanan pek çok durumda olduğu gibi, umarım ki ülke yakında normale döner.

Normale dönmeyecekse de, zaten hep öyleydi…,
Normalimiz böyle demekten başka da yapacak bir şey yok.

“Her doğrunun iki yüzü vardır. Birini kabullenmeden önce iki taraftan da bakmış olmak her zaman daha iyidir.” diyor, Ezop.

Memleketin gerçeği bu.

Bircisi kabullenmek, ikincisi gülüp geçmek, üçüncüsü ise herkes üstüne düşen görev ve sorumluluğu layıkıyla yerine getirdiğinde, durumun böyle olmadığını cümle aleme gösterebilmektir.