Ülkemizde  merkez sağ politika izleyen siyasi partilerin pragmatist ve popülist politikaları, Cumhuriyetimizin 100 yılının dörtte üçüne hakim oldu. Bulunduğumuz yerden bizden geride olanlara bakarak, halkın deyimiyle “karpuz keserek yürek ferahlatmamız” mümkün. Çin’den  Hindistan’a, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra  bazı  Baltık ülkeleri gibi 20’ye yakın ülkenin kalkınma konusunda aldıkları  mesafelere bakarsak, olması gereken yere erişemediğimizi  içimiz burularak kabul etmek zorunda kalırız.

               Gelişmekte olan ülkelerde  “pragmatist ve popülist politika çıkmazını” görenler, muhalif siyasi akımların “ proje-odaklı ve plan disiplinli politikaları”  öne çıkarmasını tartışıyor. Irk ve inanç odaklı siyasi tutumların insanlığı nerelere götürebileceği  Filistin-İsrail arasındaki son savaş  bütün yönleriyle gözümüze  soktu ve zihnimizin derinliklerine yerleştirdi.

               Bu yazıyı  geçen hafta  yayınlamam gerekiyordu. Benden kaynaklanan yanlış iletim nedeniyle bugüne ertelendi.

               Yerel seçimlerde  yönetime aday olanların niteliğini anlamak için  bir ölçü üzerinde durmalıyız: Adaylar kentle ilgili politikalarını  bilgi üzerine mi kurguluyor, yoksa kulak kirliliğine dayalı malumat üzerine mi?

Bilginin kaynağı envanterdir

Yerel yönetimlerde seçilmiş yönetici olanların, geleneksel popülist politikaların mı, yoksa envantere dayalı net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma yolunu izleyen  yol izlediklerini anlamak için kendilerine bazı sorular sormalıyız:

1                 Aday, bir ülkede elimizin menzilindeki kaynakları etkin ve verimli kullanmayı beceremeden, dışardan bulunan kaynakları etkin ve verimli kullanamayacağımızı biliyor mu? Örneğin, elimizin menzilimizdeki topraklarımızın  ne kadar olduğunu, hangi özellikleri barındırdığını, topraklarımızla bitki etkileşimini, sulama imkanlarını, gübre ve ilaç ihtiyacını, toprak ıslahını, kırsal işletmelerin rekabet edebilir ölçekte, teknolojik donanımda olup olmadıklarını, alternatif  bitki ve hayvan yetiştirme potansiyellerini ve daha onlarca temel  soruna hakım mı?

2                 Aday, Eskişehir’deki fiziki sermaye stoku hakkında  emek ve zaman harcamış mı? Örneğin  altyapılar hakkında yeterli bilgisi var mı? Kentteki endüstri kuruluşlarının  üretim alanlarını, kapasite ve teknik imkanlarını, yurtiçi ve yurtdışı pazardaki paylarını, kentin endüstri hacmiyle ülkemizin hangi illeri arasında yer aldığını, OSB’lerin durumunu, yeni nesil OSB ihtiyaçlarını, OSB il kent ilişkilerini yönünü  kavramış mı? Kentin endüstrileşmesinin gerek ve yeter şartları hakkında kafa yormuş mu? Yoksa yarım yüzyıldır tekrarlanan aynı sözleri parlatarak mı söylüyor?

3                 Tarım-hayvancılık ve  sanayi envanteri kadar yeraltı kaynakları, yerüstü varlıkları, insan kaynağı, bilimsel ve teknolojik birikim, yöre insanını ayrıştıran  teknik ve sosyal beceri düzeyleri hakkında  envantere, modele ve metoda dayalı  bilgi paylaşıyor mu?

Adayın bilgi ve bilincine bakalım

Envanter olmadan sağlıklı bilgi olmaz… Bilgi olmadan doğru proje üretilemez… Projeler yoksa,

siyasetçinin ırk ve inanç odaklı popülizmi önlenemez. Yerel  yönetimine aday olanların bilgi ve bilinci  üzerine kafa yormadan, sorgulamadan, futbol takımı  tutar gibi oy verirsek, israfa ortağı haline gelir günahkar  oluruz.

Yerel hizmetlerde başarılı  olmak isteyen  yönetici adayının, kent kaynaklarının  envanteri hakkındaki  bakış açısı, birikimi,  bilinci, buluşu, beklentisi  bereket  üretmesinin kaynağıdır… Kulak kirliliği  palavralarına  oy vermemek için  hem kendimizi hem de adayı sorgulamalıyız. Bu sorumlu bir yurttaş olmanın gereğidoir…