Dünyanın değişik yerlerinde yapılan araştırmalar kanıtlıyor ki, insanların dikkat süreleri kısalıyor…Kayıt imkanlarının artması, telefon numaralarını ezberinde tutan insanların sayısını hızla azalttı…Google’ daki  bilgiye erişilebilirlik, bir dönemin önemli  başvuru kaynağı olan ansiklopedileri yerle yeksan etti…

Ansiklopedi de temel bilgiyi aktaran maddeyi kaleme alanların ciddiyeti ile  Google’deki bilginin ciddiyeti arasında fark olduğunu söyleyebiliriz…Bu bir haksızlık yaratır mı? Google’deki bilgiyi de derinlik analizi, çapraz sorgulama, hakem onayı ile yapanlar vardır; toptancı bir anlayışla elektronik ortamdaki  bilgilerin tümünü  gerekli ciddiyetten uzak olduğunu söylemek haksız ve adaletsiz bir genelleme olabilir.Burada üzerinde durmak istediğimiz genel eğilimdir.

Kalabalıklığın yarattığı kabalık tuzakları her zaman var olmuştur. Elektronik ortamdaki bilgi sağanağında  eksiklikler ve çarpıtma olasılığını  akıldan uzak tutmamak gerekir.

Beni kortunan yanımız, bilginin doğruluğunu merak etmeyen ciddiyetsizliğin yarattığı sığlığın  sonucu olan  vasatlığın  katlanarak  büyümesidir.

Hepimiz, ama özellikle de kamuoyu bilgilendirenlerimizin  “…miş” gibi yapma eğiliminden uzak durmamız gerekir… Popülerlik tuzakları, bizi kendimize olan saygımızdan uzaklaştırabileceği gibi, topluma olan saygımızı da azaltır; azaltmaktadır.

İhtiyaçlarımızı  tanımlamak için gerekli verilerin sayısı katlanarak büyüyor… Küçük ve büyük veriyi  yeni bir ürüne, yeni bir iş yapma metoduna dönüştürmeksizin maddi ve kültürel zenginlikler üretilemiyor. Verilerin  ehlileştirilmesi için   yapay zeka ve makina öğrenimi gibi  insanın zihin gücünün uzantısı teknolojiler ihtiyaç tanımlanmasına yeni boyutlar ekliyor…Kısa mesaja dayalı iletişim, derin analiz ve derin öğrenme yaratamıyor; ileri uzmanlık  çağına doğru hızlan ilerliyoruz…Bütün bunları dert edinmeden, bireysel ve kurumsal çözümlerin nasıl üretileceğini sorgulamadan yurtta sorumluluğunu yerine getiremeyiz.

Kahvede muhatabının arkasından yapılan dedikodu  ahlakı  çürütür; gerekli veriye, enformasyona, bilgiye, analitiğe dayanmadan toplumsal ölçekli analizler de koca bir toplumu  düşünce ığdışliğine götürür.

On okuyup bir söylemenin, bir yazmanın zamanıdır…İki okuyup bir söyleme ve yazma bizi  derinlik bilmeyenlerin nezdinde  “önemli adam” yapabilir… Unutmayalım ki, insan  “önemli” olabilir; ama asıl önemlisi “değerli” olmaktır. Değerli olmanın tek yolu vardır; merakların peşinde zamana kıyarak koşabilmek…

Bu dünyaya gelen gidecektir…Anlamlı olan giderken  “iz bırakmaktır”… İz bırakmak da  emek ve çaba gerektirir.

Bugün dingin bir kafayla kendimize soralım:  Değerli olmaya ne kadar zaman harcıyorum? Vicdanlarımız doğru yanıtı verecektir… Başkalarının  değerlendirmeleri elbet ki önemlidir; asıl önemli olan kendimizi aldatmadan kendi vicdanız karşısında  başımızı  dik tutabilmektir!