“Coğrafya kaderdir…” dediğinizde bu sözü hangi “bağlamda” söylediğinizi sorgulamalıyız.
Hiçbir konuda bağlamından kopuk bilgi işe yaramaz. Eskişehir’in geleceğini planlamak için net bilgiye ihtiyacımız olduğunu söylüyor; bu ihtiyaca “dinamik bir envanterle” erişilebileceğini iddia ediyorsak, önce dünyamız üzerinde konumlandığımız coğrafya ve “topraklara” bakmalıyız.
Her toplumun elinin menzili altındaki “en değerli varlığı” topraklarıdır. Nitelikli kalkınma konusunda çalışan insanlar, topraklarını etkin ve verimli değerlendiremeyen toplumların, başka alanlarda erişebilecekleri kaynakları da etkin ve verimli değerlendiremedikleri konusunda ortak görüşte birleşir.
Topraklarla ilgili envanter
Eskişehir’in orta ve uzun dönemde ülkenin görece daha iyi kalkınmış bir yerleşim yeri olmasını söylüyorsak, dinamik envanter çalışmalarına “topraklarımızla” başlamalıyız:
1 Eskişehir dünyanın neresindedir? Hangi iklim koşullarına sahiptir?
2 İl’in yerleştiği coğrafyanın topografyası nasıldır?Kadastro işlemleri tamamlanmış mıdır?
3 Yerleştiğimiz yerin dağlarının, ovalarının, vadilerinin, platolarının ve diğer topografya bileşenlerinin özellikleri nelerdir?
4 Bulunduğumuz coğrafyanın dereleri, çayları, ırmakları, gözeleri ve sularının durumu nedir?
5 Üzerinde yerleştiğimiz topraklarda “yeraltı sularının” potansiyeli nedir?
6 Sularla ilgili fiziki sermaye stokları olan göletlerin, barajların, bentlerin, kanalların, boruyla basınçlı dağıtımın mevcut durumu nedir?
7 Topraklar üzerinde tarihsel olarak hangi bitki çeşitleri yetiştirilmiştir; ürün deseninde değişmenin yönü ve hızı nedir?
8 Toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri nelerdir; toprak bileşenlerine göre en uygun ürünler hangileridir? Yeni ürün eklenerek ürün deseni zenginleştirilebilir mi?
9 Geleneksel ürünlerin ıslah durumu nedir? Hangi ıslah çalışmaları yapılmalıdır?
10 Topraklarda kullanılan ilaç ve gübreler toprak bileşenleri ne ölçüde uyumludur?
11 Topraklarımızın altında hangi maden yatakları vardır? Bu yatakların açık işletme ya da galeri uygulamasıyla kazanılması mümkün müdür?
12 Topraklarımız Jeo-termal kaynaklar bakımından ne gibi potansiyellere sahiptir? Ne kadarı değerlendirilmektedir?
13 Geçmişten bugüne köylülük ve kırsal örgütlenme nasıl bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmektedir? Tarımsal araç-gereç kullanımının durumu nedir?
14 Hayvan yetiştiriciliği için yeterli mera var mıdır; bugünün koşullarında hayvan üretebilmek için ıslah edilebilir mera durumu nedir?
15 Mera-odaklı hayvan yetiştirme imkansızsa, kaba ve karma yem üretme potansiyelleri nelerdir?
16 Ticari olarak değerlendirilebilecek “endemik bitki” potansiyeli nedir?
17 Bitki çeşitleri ve hayvan türleri bakımından gelişmeleri etkileyen oluşumlar nelerdir?
18 Kırsal kesimde iş durumu, okul altyapısı ve genç kuşakların tercih etmesinin yeterliliği var mıdır?
19 Bulunduğumuz yerin komşu yerleşim yerleriyle ilişkileri “geçiş bölgesi” mi, “ merkezi konum” mu oluşturmaktadır?
20 Coğrafyamızda tarım ve hayvancılık nasıl bir bağlantı, iletişim-etkileşim, rekabet ya da işbirliği içindedir?
21 Büyük yerleşim merkezlerinin “arka bahçesi” olma durumu söz konusu mudur, bu durumun gelişme üzerinde ne gibi etkileri vardır?
22 Bio-çeşitlilikte gidişat nedir, olumsuzlukları tersine çevirmek mümkün mü?
23 Çevre ile ulaşım durumumuz, demiryolu, karayolu, havayolu bağlantıları nedir? Eksikleri nelerdir? Hangi yatırımlara ihtiyaç vardır?
24 Endüstrileşmedeki yerleşme nedeniyle bitek topraklarda azalma var mıdır? Varsa nasıl engellenebilir?
25 Mevcut durumda kırsal kesimdeki “geçim örgütlenmesinin” güçlendirilmesi için hangi destekler ve teşvik sistemleri etkili olabilir?
Soruları çoğaltın
Yukarıda sorulan ve sorulması unutulan diğer etkenleri dikkate alarak “dinamik bir envanter” hazırlamak Eskişehir’in bugün ulaştığı kapasite ve teknik olanaklar dikkate alındığında zor olan bir durum değildir. Bu bizim varsayımımızdır. Bu varsayımın test edilmesi gerekir. O zaman kendini sorumlu hisseden bireyler, ilgili kurumlar harekete geçerek “gerek şart” haline gelen “ net bilgi ihtiyacını” nasıl karşılayacağımız tartışılmalıdır.
Araştırmadan, sorgulamadan, tartışmadan “olmaz” demek yan çizmektir. Bir konuda “olabilir” olanı kanıtlamak kadar “olmazı” netleştirmek de çok değerlidir. Ne kadar çok soru sorar, soruların yanıtını bulmak için izini sürersek o kadar değer üretiriz. Bunu yapmazsak, dedi-kodu üreten kasabalı konumuna düşeriz.