Bir milletvekilinin başarılı ya da başarısız olduğuna nasıl karar verirsiniz?

Bu elbette herkese göre ve herkesin baktığı yere göre de değişiklik gösterebilen bir durum.

***

Kimileri bizzat tanışıyor olduğu için, kimileri mecliste yaptığı konuşmaları ve soru önergelerini beğendiği için, bazıları düğününe ve cenazesine geldiği için, bazıları da partililiğin gereğini yerine getirdiğine inandığı için vekilleri başarılı bulabiliyor.

***

Aslına bakacak olursanız milletvekillerinin başarılı olup olmadığını aşağı yukarı belirleyecek üç önemli kriter var.

***

Bunlardan birincisi: Mecliste yasama görevini eksiksiz yerine getirmesi.

Bu, mecliste devamsızlığının olmaması, sıklıkla kürsüyü kullanması, üyesi olduğu komisyonlarda önemli katkısının olması, soru önergesi ya da kanun tekliflerinde isminin bulunması ile ilgili bir durum.

***

İkincisi: Şehirde varlığının hissedilmesi.

Bu da milletvekilinin şehrinde tanınır ve bilinir olması, seçmen nazarında karşılığının bulunması, şehrin hassasiyetlerine vakıf olması ve kamuoyunda sözleri dikkate değer bulunmasını gerektiriyor.

***

Üçüncüsü de: Partisinde hakimiyetinin olması...

Yani, teşkilatlar üzerinde etkisinin olması, partinin ciddiye alınan bir aktörü konumunda bulunması, üye ve delegasyon nazarında itibar görmesi gibi özellikleri taşımasını gerekiyor.

***

Sonuç olarak: meclisteki performansı, halktaki karşılığı ve partisindeki hakimiyeti bir milletvekilinin “Başarılı” kategorisine sokacak en önemli üç kriter olarak öne çıkıyor.

***

Bu üç kriterden birini yerine getiremeyen milletvekili, diğer iki kriteri yerine getirse de bu durum kendisini “başarılı bir milletvekili” yapmıyor.

***

Tüm bu anlattıklarımızdan sonra Eskişehir'in AK Partili ve CHP'li 6 milletvekilini isim isim zihninize getirin ve 6 milletvekili ile ilgili şu sorulara cevap arayın:

-Hangisi meclis yasama görevini eksiksiz yerine getiriyor, hangisi getirmiyor?

-Hangisi şehirde tanınıyor-biliniyor ve halkta karşılığı var, hangisi tanınmıyor, şehirde herhangi bir karşılığı bulunmuyor?

-Hangisi partisinin hakimiyetini elinde tutuyor, hangisi üye ya da delege oyu ile seçim olsa, yeniden seçilebilecek konumda bulunuyor?

***

Eğer bu soruların cevaplarını kafanızda şekillendirdiyseniz o zaman şu son soruya cevap bulmanız gerekiyor?

-Bulduğunuz cevapların ışığında, Eskişehir'in sizce hangi milletvekilleri başarılı? Hangileri başarısız?

Milletvekilleri-2,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ŞEHRİN AĞABEYİ...

Eskişehir'de iki dönem belediye Başkanlığı yapan, Türkiye'nin sayılı hesap uzmanlarından birisi olan ve altyapı denildiğinde ilk akla gelen bir isimdi.
En büyük özelliklerinden biri mütevaziliğiydi.

***
Makam masası yerine kapı girişindeki toplantı masasında çalışır, misafirlerini de bu masada ağırlardı.
Belediyeden evine yürüyerek gider, akşam yapılan yemekli toplantılarına katılmak zorunda kaldığında, isterse salonda Cumhurbaşkanı olsun, saat 22.00 deyince ayrılıp, evine dönerdi.

***
İhtirası yoktu…

En sevdiği türkü “Vardar Ovası” türküsüydü.
Belediyenin kültür faaliyetlerine ağırlık vermesini isteyenlere “Kırka Zeybek ekibimiz var ya” cevabını verirdi.
***
Onun için müzik, iş makinelerinin çalıştıklarında çıkarttığı sesti.
Eskişehir, onun döneminde Büyükşehir statüsüne kavuşmasına rağmen, o görev sonuna kadar "Büyükşehir Belediye Başkanı" unvanını hiç kullanmadı.

***
Aslında, gençken Demokrat Parti ile başlamıştı siyaset yaşamı.
Eskişehir'deki Demokrat Parti yöneticilerinin şehirde kurmak istediği baskıya kızıp, CHP ye geçmişti.
Ve bu partinin belediye Başkanı seçildi.
12 Eylül ile birlikte CHP kapatılınca, SHP den aday oldu…
Ve ikinci kez Belediye Başkanı seçildi.

***
Görevi bittiğinde yeniden aday olmadı.
Çağlayan iş hanında ki mütevazı bürosuna çekilip, eski mesleği olan Hesap uzmanlığını sürdürdü.
Birlikte yola çıktığı, hatta kol kanat gerdiği insanlardan çok çekti.

***
Selami Vardar iki dönem belediye başkanlığı yaptı bu şehirde..

Sevildi, sayıldı, takdir edildi.

Şehre ağabeylik yaptı.

Dün ölüm yıldönümüydü Selami Vardar'ın.
Hep şehre kattığı değer ve hizmetiyle anıldı, anılmaya da devam ediyor.

V A R D A R

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
DENİZALTI DEĞİLSE ZOR...

İstediğiniz ekonomiste, istediğiniz mali müşavire, istediğiniz muhasebeciye sorun.
Olmadı…
Bir sanayici ya da ticaretle uğraşan bir tanıdığınız varsa da sorabilirsiniz.
Onu da bulamazsanız, sokağınızda bulunan bakkala sorun…

***
300-400 milyon lira borcu olup, karşılığında 20-30 milyon lira bile geliri olmayan bir ticarethanenin çoktan batmış olduğunu söyleyecektir.
Resmen battığı açık seçik görünmese bile, kayığın yarı beline kadar su içinde olduğunu ve batmasının kaçınılmaz bir gerçeği barındırdığını da ilave edecektir.

***

Bu kayığın yeniden yüzer hale gelmesi için harcanması gereken para, yeni bir kayığa yapılacak yatırımdan kat be kat fazladır.
Bu kayığın bu şartlar altında kurtarılması zordur.

O yüzden...
Denizaltı özelliği taşımıyorsa, bu şartlarda bu kayıktan hayır beklemek her geçen gün daha da imkansız hale gelmektedir…

Eskişehirspor da sanki bu haldedir...