Geçtiğimiz Temmuz, Ağustos aylarını kavurucu sıcaklar ve zam haberleri dışında nasıl geçirdik diye sorarsak, birçok kişinin “Festival iptalleri” dediğini duyar gibi oluyorum. 
Eskişehir’deki Anadolu Fest’in iptali ile başlayan yasaklar zinciri ne yazık ki ülke genelinde devam ediyor.
Festivaller kimi çevreler tarafından “Ahlaksız” ortamlar olarak değerlendiriliyor.
Bu çevrelerin iptal başvuruları Valiler, Kaymakamlar tarafından ‘talimat olarak alınıp’ hemen gereği yapılıyor.
Çağ dışı anlayışı temsil eden karanlık yapılar için kızlı erkekli grupların bir araya gelmesi, dans etmesi, eğlenmesi hiç istenmeyen bir durum.
Yeri gelmişken söyleyelim çocuğun giyiminden tahrik olan ve ‘pedofili’ olduğunu açıkça ilan edenlerin serbestçe konuştuğu bir ortamda zaten aklın, mantığın ne kadar uzağında olduğumuz ortada.

Son olarak İlkay Akkaya’nın 30 Ağustos Zafer Bayramındaki konserinin ardından Mardin’de vereceği konser de genel güvenlik, kamu düzeni, emniyet ve asayiş gerekçesiyle iptal edildi.
Konserde gençlerin bir arada eğlenmesi kamu düzenini nasıl bozabilir?
Ayrıca kamu düzeni ile ilgili tehditleri gidermek ve güvenliği sağlamak yine devletin görevi değil midir?
Festival iptallerine gerekçe olarak sunulan ifadelerin toplumda hiçbir karşılığının olmadığı çok açık.
İktidar tarafından kutuplaştırma siyasetinin bir parçası olarak “festivaller siyasallaştırılıyor” denilebilir.
Hangi görüşten, hangi etnik gruptan ya da inançtan olursa olsun gençlerin müzik dinlemek, eğlenmek için bir araya gelmesini engellemeyi anlamak mümkün değil.

“Yasakları ortadan kaldırmak için” iktidara gelenler kendi radikal tabanını kenetlemek için yaşamın her alanına yayılan şekilde yasaklamalara devam ediyor.
Anımsatalım, Pandemi gerekçesiyle getirilen tüm yasaklar kaldırıldı müzik yasağı ise kalıcı hale getirildi.
Muhalif kimliği öne çıkan sanatçıların giyim tarzı, şarkı sözleri, geçmişte yaptıkları paylaşımlar hedef gösterilerek ‘sosyal linç kampanyaları’ yürütülüyor.
Hukuksuz tutuklamalar yapılıyor.
Kılık kıyafet, makyaj başta olmak üzere yaşam tarzına müdahalede sınır tanınmıyor.

Oysaki konuya başka bir açıdan da bakmak gerekli.
Tüm dünyada olduğu gibi artan kentleşme ve sosyalleşmenin sonucu olarak daha çok sayıda konser, festival, şenlik gibi kitlesel buluşmalar yapılıyor.
Festivallere katılan kişiler sergilenen müziğe eşlik ederek iyi duygular yaşama, kendini ifade etme olanağı buluyor. 
Konserlerde ezilmişliğin, baskının etkisinden kurtularak kendilerini toplumsallığın bir parçası olarak görüyor ve aktif hale geliyor.

Türkiye’yi İran, Afganistan rotasına çevirmeye çalışan karanlık odaklara, sağır kulaklara tekrar duyuralım.
Müzik, evrensel bir dildir.
Farklı kesimlerden insanları coşkuyla bir araya getirir.
Toplumsal kutuplaşmayı engeller.
Barış, kardeşlik, dayanışma duygularını güçlendirir.