Bizim gençliğimizde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) vardı. Devrimci bir halk hareketiydi, Ortadoğu’nun umuduydu. Zamanla dünyayı saran “dinci”leşme ve “sağcı”laşma süreçlerinden Filistin’de nasibini aldı, FKÖ’nün yerine Hamas geçti. Amerika’yı arkasına almış saldırgan, emperyalist İsrail’e çanak tutan bir tutum takındı. Zamanında soykırıma uğrayan kendisi değilmiş gibi soykırım yapmaya çabalayan İsrail de “dinci”leşme ve “sağcı”laşma sürecinin içinde kalmıştı. Dünyada yeni değerler sistemi egemen: Acımasız, bencil, kaba, hoyrat hatta ölümcül. En acısı da bunu en önemli değer olarak gördükleri “din ve milliyetçilik” üzerinden kurgulamaları…

Zülfü Livaneli’nin eskiye özlemini dile getiren bir videosu dolaşıyor sosyal medyada. Bu yeni dünyaya alışmak beni çok zorluyor diyor. “Dürüstlük, kibarlık, temizlik diye bir değer vardı. İnsan ilişkileri, birbirine saygı duyma gibi değerlerin kalmaması üzüyor insanı.” Portagey Gassetin’in bir lafını anımsatıyor; “Hiçbir şey kitle kültüründeki bozulma kadar çabuk bulaşmaz”. Pandemi bu diyor ve ekliyor “ben gözümle gördüm Türkiye’nin nasıl savrulduğunu bir kültürden başka bir kültüre nasıl geçtiğini”. Biz yaştakiler hep tanık olduk bu geçişe, bu olumsuz gidişata. Bugün biraz eskiye özlem duyan huysuz ihtiyar durumuna düştüysek, insanlığı pek de iyi şeylerin beklemediğini anlamakta olduğumuzdandır… Bana bir hafta izin, dünyaya daha olumlu bakabilmek ve görüşebilmek umuduyla…