İmar planlarının kentlerin fiziksel büyümesini ve niteliksel gelişmesini nasıl etkilediğine ilişkin Sakarya’da çok kez yinelediğimin farkındayım. İmar planı yapmanın ülkemiz koşullarında güçlüklerini de biliyorum. Ülkemizin çok özel koşullarında plan yapmanın, planları ödünsüz gözetim ve denetimle hayata taşımanın kolay olamayacağı da kimse için sır değil.
Planlar, bilinmez geleceği hayal ederek yaşanabilir hale getirmek için vardır.
Planlar, medeniyet tasavvurumuzu nasıl hayalden hakikate dönüştüreceğimizin araçlarıdır.
Planlar, dünya genelindeki eğilimlerin fırsat ve tehlikeleriyle var olan ve erişebileceğimiz olanaklar arasında denge oluşturmada bilinen en etkili araçlar, yol ve yöntem göstericileridir.
Planlar, kaynakları üretken, etkin ve verimli kullanma bilincinin yaşama yansıması olan öngörme ve önlem alma disiplininin olmazsa olmazıdır.
Planlar, envanterlere dayalı veriler, uygun bileşen ve bağlama dayalı bilgiler, varsayımları sorgulanmış zihni modeller ve bizi amaca en kısa yoldan ulaştıracak metotların kullanılmasının bütünüdür; en düşük maliyetle bizi yaratmak istediğimiz sonuçlara taşırlar.
Çok şey yapılmış olabilir
Eskişehir’de imar planlarından sorumlu olanlar, “İmar planları konusunda çok şey yapıldı; yapılıyor” diyebilir. Sorunumuz tam da bu noktada: Eskişehir kamu oyunun yapılan çalışmalara ilişkin sistemli bilgilendirilmesi yapılıyor mu? Yerel yönetimler ve ilgili merkezi birimler ayrı ayrı ya da birlikte son 10 yılda yapılan plan çalışmalarıyla ilgili kamuyu bilgilendirmeye yönelik kaç toplantı yaptı? Kumu görevi yapan yerel ve yaygın medya imar planlarının yapılmasındaki “zihni modeller” kentin üzerinde bulunduğu ve geliştiği coğrafi alanın jeolojik özelliklerinin plandaki seçimlerde ve kararlarda ele alındı mı? Kentin gelişme yönünü belirleyen kararların “bilimsel gerekçeler” nelerdir? Üç üniversitesi bulunan Eskişehir’de akademi planlarla ilgili ne söyledi? Sivil toplum örgütlerinin görüşü neydi, hangileri dikkate alındı, hangileri alınmadı? Merkezi yönetim birimlerinin kolaylaştırıcı ve zorlaştırıcı hangi tavırlarıyla yüzleşildi?
Planların “toplumsallaştırılması” kitle desteğini arkasına almasıdır. Kitle desteği olmadan ciddi işler yapmanın mümkün olmadığını biliyoruz. Bu çerçeveden bakılınca envanter ve bilginin bizi götüreceği ilk istasyon çağdaş bir “kent kimliği” yaratma olmalıdır.
“İmar planlarını” yapılamaz ve uygulanamazsa çağdaş kent anlatımı boşlukta kalır.
Kent kimliği seçimlerde gündemde olmalı
Envanterler ve net bilgi olmadan tutarlı planlar yapılamaz. Tutarlı planlar olmadan da, kimliği olan, çağdaş ve yaşanabilir kentler oluşturulamaz.
Kentlerimiz fay hatlarını izleyen alanlarda yapılıyor; depremler de bize büyük bedeller ödetiyorsa, hepsi imar planları ön araştırmaları eksikliği, yapı stoku oluşturma teknikleri belirleme ve denetim ciddiyetsizliği, kısa vadeli çıkarları aşarak uzun soluklu bakış açısı noksanlığı kaynaklıdır.
Seçimlerde halkın sesi olması gereken yerel medyamız etkili rol oynayabilir: Birincisi, geçmişte yapılanları kamuoyu ile paylaşarak, “sövgüye amel, övgüye kabız” tavrın aşılmasına katkı yapılır. İkincisi, yapılmamış olanlar varsa, neden ve niçin yapılamadığının gerekçeleri sorgulanarak kimseye haksızlık etmemenin yolu açılır. Üçüncüsü, bizim kendimize biçtiğimiz değer olan kimliğimiz gibi, kentin kendine biçtiği değerlerle nasıl bir geleceğe doğru götürülmek istendiği bilgisi kitlelere ulaştırılabilir. Dördüncüsü, başta üniversiteler, STK yönetimleri olmak üzere bilgi birikimleri paylaşılarak büyütülür. Beşincisi ve ön önemlisi, gelişen toplum, geleceğini sorgulayan toplumdur. İmar planları konusunda yapılanların hakkını veremeyen, yapılamayanların nasıl yapılması gerektiğini sorgulamayan “vasatlık tuzaklarından” kurtulmuş oluruz.
Gelin önce bu yazınının içeriğini sorgulayalım. Eksiğini ve yanlışını ortaya koyalım.Ve ortak aklın gerçekliğini seçimleri vesile ederek birlikte arayalım.
Haftaya: Kentiçi ulaşımla ilgili hayallerimizi sorgulayalım.