Ülkede bir çırpıda o kadar çok şey olup bitiyor ki, birini ele alsanız ötekisine haksızlık olacak. O nedenle bugün hepsinden kısa kısa söz etmeyi düşünüyorum. Öncelikle, “Cumhuriyet alfabemizi, dilimizi, düşünme setimizi yok etmiştir” diye esip gürleyen Mahir Ünal, gelen tepkiler üzerine; “Türkçemle gurur duyuyorum, kendimi Cumhuriyetin fikri hür irfanı hür bir evladı olarak görüyorum” diyerek çark etti. Ama bu yetmedi görevden mecburen affını istedi. Bu haberin benim kayıtsız kalamadığım şekli ise Nefi’nin Tahir efendiye ayar verdiği “Tahir Efendi bana kelb demiş” şeklinde başlayan taşlamasına atıf yapan paylaşımın “ekşi sözlük zekâsı” taşımasıydı: “Mahir Efendi kendi diline laf etmiş iltifatı bu sözde zahirdir, zira yemek yediği kaba pislemekte kelb mahirdir…”
Gözden kaçmış olmasın sayın Cumhurbaşkanın şu sözleri de gelecek kuşaklar açısından çok vahimdir: “Kuran kurslarımızı 4-6 yaş çocuklarımızın İslam’a ulaşması açısından çok kıymetli buluyorum. Bu yavrularımızı en güzel şekilde yetiştirmek için tarihe nazar edeceğiz.” Beyin gelişimi tamamlanmamış çocukların yaşadığı dünyadan koparılarak din ve Tanrı gibi soyut kavramlarla tanıştırılması ve de kaçınılması gereken davranışları din yoluyla korkutularak öğretilmesi son derece zararlı olabilir. Pedagoglar bu durumu çocuk istismarı olarak değerlendiriyorlar…
İktidar partisinin bir yöneticisinin “Atatürk bizi ümmet olmaktan çıkardı” ifadelerini kullanan TRT spikerinin görevinden alınmasına “gereği yapıldı” şeklindeki tepkisi açık Cumhuriyet düşmanlığının ve Cumhuriyeti hiç anlamamanın bir ifadesi olup son derece üzücüdür. Arkadaşın böyle yeşermesine neden olan iklimi yaratanlara yazıklar olsun…
Demirören Holding'in Ziraat Bankası'ndan aldığı yüklü miktardaki krediye karşılık ipotek ettirdiği Göktürk Kemer Country’deki hukuku hiçe sayarak yapılan yıkıma tepki çok büyük. Göktürk sakinleri direniyor. Gazeteci Fatih Altaylı kişisel Twitter hesabında yaptığı paylaşımda şunları söylemesi işin tek eğlenceli yanı: "Değer miydi Yıldırım Demirören, nasıl insan içine çıkacaksın?” Sanki bu işi yapmasa insan içine çıkacak yüzü varmış gibi…
Tasarımı İtalyan, motoru Alman, aküsü Çin, şasi sitemi İngiliz olan ilk yerli ve milli elektrikli otomobilimiz artık yollara çıkmaya hazır. Gereği ve geleceği olmayan böylesi bir siyasi şovun halka maliyeti hayli ağır olacağa benzer…
Dünya “Sefalet Endeksinde” nihayet Arjantin’i sollayıp birinciliğe yükselmişiz. Enflasyon ve işsizliğin toplamından oluşan Sefalet Endeksi uygulanan ekonomik politikaların başarısını ölçmekte kullanılıyor. Sonunda özlenen (!) birincilik geldi…
Geçen hafta sonu Beşiktaş-Ümraniyespor maçında Beşiktaş taraftarının maç esnasında Cumhuriyetin 99. Yılını kutlayıp İzmir Marşını söylemesi yandaş medyayı çok rahatsız etmiş: “Stadı Reis yaptı onlar yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa diye bağırıyorlar” yorumunu yapmışlar. Güler misin ağlar mısın?..
Maç demişken yine geçtiğimiz hafta sonu Eskişehirspor’un kardeş takımı St. Johnstone taraftarlarının açtığı Eskişehirspor’a ilişkin pankart İskoçya Ligi’ne damga vurmuş. Maçın 26. dakikasında, "Eskişehirspor'u Kurtarın" ve "Anadolu'nun Yıldızı Işıl Işıl Parlasın" pankartları tribünlerde açılmış. St. Johnstone taraftarının gösterdiği kardeşlik örneği günümüzde az görülen cisten ve hayli duygusal. Kötü günde sevgi ve tutkuyla anımsanmak çok insanca…
Bir haber de benden bizim liseden 60 yıllık arkadaşlar eşlerimizle birlikte bir Mersin-Hatay gezisi yapacağız. Bir on gün kadar yokum, gezilecek yerlere bakınca dönüşte sadece gördüklerimi değil, yiyip-içtiklerimi de anlatacağım herhalde. O güne dek kendinize iyi bakın. Hoşcakalın!..