Taylan Kara’nın “Vasatlığa Giriş Dersleri” adlı kitabı, “insanlık tarihinde ne kadar zeki, ilerici, devrimci, bilim insanı varsa katliama tabi tutulmuş olduğundan biz o geri kalan vasatların torunlarıyız” diyen biraz aşağılama, biraz özeleştiri içeren o çok bilinen yorumu anımsattı bana. Türkçede “orta” kavramı anlamsal olarak bazen sorunlar yaratabiliyor. Ve bilindiği gibi olumsuz anlam yükleyen de var bu kavrama, olumlu anlam yükleyen de. Anneler evlatlarına: “Ne en önden git ne de en arkada kal evladım; ortada yürü!” diye nasihat verirler. Ortada olmak, ebeveynlere göre göze batmamanın, kendini korumanın, doğru davranmanın en uygun yoludur çünkü. İfrat ile tefrit arasında orta yol takip etmek önde gelen atasözlerimizdendir.  Oysa bir başkası, orta kavramına özellikle siyasi bağlamda; fırsatçılık, taraf olmamak/tarafsız olmak, ot gibi olmak, karışmamak, renksiz olmak, idare etmek gibi olumsuz anlamlar da yükleyebilir. Hatta “suya sabuna dokunmazmış, pis herif!” diye bir deyiş de var…

Oysa Antik Yunan’da Aristoteles’e göre “orta” insan erdeminin ya da mükemmelliğinin temel ölçütüdür. O, bu kavrama “ölçülülük” anlamı yükler ve “eksiklik ile aşırılık arasındaki orantılı orta nokta” der. Hayatta “ölçülü” davranabilmeyi en önemli erdem sayar. Ölçülülükten kastı biri aşırılık ve biri de eksiklik olan iki kötünün arasındaki ortadır. Onun için ölçülülük, “orta karar” ve “uygun olan” miktardır bir anlamda. Bir başka deyişle, erdem, “aşırı az” ile “aşırı fazla” arasındaki doğru dengeyi bulmaktır. Örneğin, Aristotelesçi görüşe göre cesaret bir erdemdir, ancak aşırıya kaçıldığında pervasızlık (delice atılganlık), eksikliğinde ise korkaklık olarak ortaya çıkar.  Bu kavram “altın orta” biçiminde de bilinir. Tartışmaya açık tabi. Ve elbette karar sizin! Geçen gün bir gazetenin mizah sayfasında “Orta” kavramına ilişkin ülkemize özgü bir yorum hem eğlenceliydi hem de yeni CHP’ye ufak bir sataşma içeriyordu: “Ya Orta Çağ ya da Orta Sağ! Bu da bizim memleketin siyasi yelpazesi…

Not: Bir küçük seyahat nedeniyle bana on gün kadar izin, dönünce görüşebilme umuduyla…